menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kurtuluş Savaşı’nın fedakar ve kahraman denizcileri 

35 26
01.09.2024

Cem Gürdeniz yazdı…

‘’Deniz Cephesi’ne gelince. Tarih olarak yazılmış bazı eserlerimiz mevcut olmakla beraber o tarihlerde karayolları olmadığından doğudan batıya, insan, hayvan ve Karabekir Paşa Kuvvetleri’nin Ermenistan’dan getirilmesi ve İngilizlerin biz Türklere karşı kullanılmak üzere Ermenistan’a verdikleri silah ve cephane ile savaş malzemesinin; Batum limanından ve keza Rusya’dan ayrıca temin edilen silah cephane askeri malzeme ile altın para ve Almanya’dan satın alınan 29 adet uçağı Rus limanları Tuapse ve Novorosysky ’den garp cephesine çerden çöpten küçücük teknelerle, o azgın Karadeniz’i karşıdan karşıya ve doğudan batıya kadar aşarak kara ordumuza 300.000 ton silah cephane ve malzeme taşıyan fedakar denizcilerimizin fert olarak nasıl çalıştıklarını dile getiren bir yazıya rastlamadım.… İnsanoğlu nankördür. Bugün birtakım ne idüğü belirsiz, Kurtuluş Savaşı neymiş, Atatürk kimmiş diyecek kadar hayasızların çıktığı gibi, belki bir gün gelir denizci meslektaşlarıma da ya siz ne yaptınız diyecek olanlar çıkarsa onlara da verilecek cevapta sizlere yardımcı olmak üzere bu hatıralarımı yazmış bulunuyorum yoksa yazarlık iddiası ile ortaya çıkmış değilim…’’

Bu satırlar Bahriye Mektebi 1920 mezunu Rumelihisarlı E. Albay Celaleddin Orhan’a ait. İlkini 1981 yılında Deniz Kuvvetleri Kültür Yayını olarak çok az sayıda yayınlanan hatıratının önsözünde bunları yazmış. Daha sonra aynı hatırat, Kastaş Yayınlarından 2001 yılında ‘Bir Bahriyelinin Anıları’ adı altında yayınlandı. Hatırat, Kurtuluş Savaşında Anadolu’ya geçen Bahriye subaylarının Karadeniz deniz nakliyatında yaşadıklarını anlatıyor. Gerçek şudur ki, Mustafa Kemal TBMM Hükümetini 23 Nisan 1920’de kurduktan sonra ilk iş olarak Rusya ile stratejik iş birliğine gitmiştir. Dönemin jeopolitik şartları batı emperyalizminin işgali altındaki iki devleti birbirine yakınlaştırmıştır. Kafkas seddini Lenin ile kırmaktan ve Anadolu’daki Yunan işgalcileri defetmekten başka çare kalmamıştır. Bunun için silah, cephane ve paraya ihtiyaç vardır. Rusya, Ankara Hükümetine yardım eder ve yaklaşık 300 bin ton cephane Rusya’nın Doğu Karadeniz limanlarından başta İnebolu olmak üzere Türk limanlarına taşınır. Bu nakliyatın tesisi ve idamesi ile Pontus çeteleri ile savaşta istihdam edilen bir avuç deniz subayının yaşadıkları pek bilinmez.

Yazar Mehti Bayar, ‘’İstiklal Savaşı’nda Türk Denizcileri’’ eserinde şöyle yazar: ‘’Bütün bunlar gözünde tutularak denebilir ki, Sakarya Zaferi de Dumlupınar Zaferi de Türk denizcilerinin ikmal işlerini kusursuz başarmalarıyla mümkün olmuştur.’’ (Mehti Bayar, ‘’İstiklal Savaşı’nda Türk Denizcileri’’ Kenan Matbaası, 1945) Bu işi başaranlar toplamda 233 deniz subayı idi. Bunlar 159 güverte, 68 makine, 5 tabip ve 1 gemi inşa subayı idiler. (Celaleddin Orhan, Bir Bahriyelinin Anıları 1914-1981 Kastaş Yayınları, 2001) Evet, onlar sayesinde Atatürk, “Gözüm Sakarya’da, Kulağım İnebolu’da” diyebilmişti. Kurtuluş Savaşı’nda ikmal teşkilatının başında bulunan Korgeneral Muzaffer Ergüder’in, 1925 yılında bu başarı için sarf ettiği “Kurtuluş Savaşı’nda bir avuç deniz subayımız olmasaydı ne İnönü’ler ne Sakarya ve ne de Dumlupınar ve de dolayısıyla Kurtuluş Savaşı olmazdı” sözlerine ne eklenebilir ki? (Soner Polat, İstiklal Harbinde Bahriyemiz, Deniz Kuvvetleri Yayınları, 2008)

Emekli Amiral ve deniz tarihçisi Afif Büyüktuğrul, önemli eserlerinden birisi olan ‘’Osmanlı Deniz Harp Tarihi 5. Cilt’ inde Kurtuluş Savaşına katılan deniz subaylarını detaylı olarak listeliyor. Büyüktuğrul’un listesinde Güverte sınıfından 1 Yarbay, 12 Binbaşı, 48 Önyüzbaşı, 39 Yüzbaşı, 15 Üsteğmen, 28 Teğmen; Makine sınıfından 2 Yarbay, 16 Binbaşı, 7 Önyüzbaşı, 35 Yüzbaşı, 5 Üsteğmen, 2 Teğmen; Doktorlar arasında 1 Albay, 2 Önyüzbaşı ve 2 Yüzbaşı ile 1 Gemi İnşacı Önyüzbaşı bulunuyor. Amiral Büyüktuğrul kitabında şöyle yazıyor: ‘’Limansızlık, üssüzlük ve müstahkem mevkisizlik yüzünden Anadolu’ya büyük savaş gemisi kaçırmak imkansızdı. Bundan ötürü Anadolu, büyük rütbeli subayların mücadeleye katılmasını istememişti. Fakat küçük rütbeli bol sayıda subay hemen Anadolu’ya koşarak küçük gemilerde, karargahlarda liman reisliklerinde, kara kuvvetlerinin ikmal onarım ve silah yapımı işlerinde vazifeler aldılar. Özellikle Makine Binbaşı Celal’in yaptığı stratejik köprüler mücadeleye büyük hizmetler sağladı, bundan ötürü bu subay da köprücü Celal adıyla tanınmıştı.’’ (Afif Büyüktuğrul, Osmanlı Deniz Harp Tarihi Cilt 5, Deniz Basımevi, 1977)

Amiral Afif Büyüktuğrul devam ediyor: ‘’İstiklal Savaşı boyunca milli mücadeleye katılan deniz subayları çoğu zaman maaş alamadı. Erlere resmi elbise dahi verilemedi. Kara kuvvetlerinin maaşlarını Sovyet Rusya’dan altın alarak getiren denizciler, maalesef savaşı ona buna muhtaç durumda geçirdiler. Karakışta Karadeniz’in soğuk ve sert rüzgâr ve denizleriyle pençeleşen denizcilerin sırtlarına giyecek palto ya da nöbet kaputları, ayaklarına giyecek fotin ya da ayakkabıları yoktu. Buna rağmen denizcilerden tek bir şikâyet sözü yükselmemiş, şikayet yazıları onlara komuta eden sorumlu kişiler tarafından yazılmıştı. Bunlar da şikayetlerini aldıkları vazifeler gereği olarak yapmışlardı. Yoksa karada olsun denizde olsun İstiklal Savaşı’na katılan denizcilerin göz önünde tuttukları ana prensip vatanın kurtarılması için gerekli savaş malzemesini güvenle taşıyabilmekti. Elbise ve maaş bulsa da bulmasa da bunu yapmaya çalışacaktı. Bu suretle İstiklal Savaşı başında denizciler kendi işlerini kendilerini görmek zorunda kalmışlardı.’’

Söz konusu dönemde Osmanlı Bahriye Nazırlığına maaşla bağlı 1500 civarında deniz subayı içinde Anadolu’da Kuvayı Milliye Cephesine katılan 233 deniz subayı dikkat çekicidir. Diğerlerinin çoğu Haliç’teki kıçtankara........

© Veryansın TV


Get it on Google Play