İsrail’in KKTC tehdidinin dinamikleri
Cem Gürdeniz yazdı…
İsrail ‘de Başbakan Netanyahu ’ya yakınlığıyla bilinen sağcı-milliyetçi çizgide yayın yapan Hayom gazetesinde İsrail Havacılık ve Uzay Sanayii Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı ve Analist Shay Gal imzasıyla 30 Temmuz 2025’te çıkan “Kuzey Kıbrıs artık İsrail’in stratejik sorunu, askeri operasyon planlanmalı” başlıklı makale İsrail’deki mevcut hükümetin Türkiye’ye bakışını özetliyor. Yazara göre İsrail, kendisine tehdit teşkil edeceği Kuzey Kıbrıs’taki Türk askeri varlığını Güney Kıbrıs ve Yunanistan ile birlikte ortadan kaldırmalı ve adanın kuzeyini özgürleştirmeli. Teorik bir askeri senaryodan öte söz konusu makale ABD ve AB jeopolitiğine hizmet edecek şekilde İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi adına yürütülen bir nevi durum muhakemesinin ip uçlarını da veriyor. Makale her ne kadar adadaki Türk askeri varlığının İsrail’e gelecekte tehdit teşkil edebileceği ve bu tehdidin ortadan kaldırılması varsayımına oturtulmuşsa da gerçekte gerek Türk gerekse harici kamuoyuna verilmesi hedeflenen temel algı Doğu Akdeniz’deki Mavi Vatan jeopolitiğine meydan okumadır. Metni sadece İsrail tarafından kaleme alınmış olarak okumak yanlış olur. Verilen mesaj ABD, İngiltere ve AB’nin Yunanistan ve GKRY üzerinden 2016 sonrası Türkiye üzerinde uyguladığı çoklu askeri baskıya artık İsrail askeri gücünü de katmış olmasıdır. Yazının gerçekte vermeye çalıştığı jeopolitik mesaj, İsrail’in bir yıldırım harbi taktiği ile KKTC’deki Türk askeri varlığına yapacağı bir saldırı sonrası Türkiye’yi Kıbrıs’ta, Trakya’da, Ege ve Doğu Akdeniz’in hava ve deniz sahalarında çoklu cephede savaşa zorlayarak yıpratmak ve hegemonyanın dayatmalarına tamamen teslim olmasını sağlamaktır. Hegemonya bu jeopolitik çılgınlığı başlatmanın sorumluluğunu Yunanistan ve GKRY’nin yapamayacağının bilincinde bölgenin kontrol, hukuk ve akıl dışı aktörü İsrail’e veriyor. Diğer yandan Ukrayna’da Rusya’yı durdurmayan hegemonya, söz konusu savaşta aktif tarafsız konumunu koruyan Türkiye’yi gerek Karadeniz’de gerekse Kafkasya’da Romanya gibi açık Rusya karşıtlığına ikna etmek için de İsrail’i Kıbrıs ve Doğu Akdeniz üzerinden şantaj için kullanıyor olabilir. Her iki durumda da İsrail hegemonyanın tetikçisi, Ankara’daki Amerikan Büyükelçisi de arabulucusu rolündedir.
İsrail medyasında geniş yer bulan yazı, İsrail Hükümetinin Türkiye’ye bakışında tarihinde görülmemiş bir aşamayı temsil etmektedir. Bu yazının yazılmasına neden olan geri planda rol oynayan geçmiş birikimin unsurları arasında ‘’GKRY -İsrail’’ ve ‘’Yunanistan -İsrail’’ ile ‘’ABD-İsrail-Yunanistan -GKRY’’ arasındaki ortak savunma iş birliği anlaşmaları; tedarik projeleri ile özellikle 2016 sonrası söz konusu dörtlü arasında yoğunlaşan askeri faaliyetler önemli yer tutmaktadır. ABD, İsrail, Yunanistan ve GKRY ile 2010 sonrası hızla gelişen üçlü iş birliği modeliyle Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı bir blok kurulmuştur. Kıbrıs, bu blokun coğrafi merkezidir. GKRY ile İsrail arasındaki savunma iş birliğinin kurumsal ve hukuki çerçevesi 24 Şubat 2016 anlaşmasıyla şekillenmiş, faaliyetler başta hava savunma sistemleri olmak üzere silah tedariğinden Trodos bölgesinde birleşik hava ve kara tatbikatlarının icrasına kadar geniş bir spektruma dağılmıştır. Bu iş birliği ABD ve AB ile olan savunma entegrasyonunun da bir parçası olarak şekillenmiştir. GKRY ile yapılan ortak deniz tatbikatları, istihbarat değişimi ve siber güvenlik protokolleri İsrail’in bölgesel derinliğini artırmaktadır. Yunanistan, GKRY ile 1993 Kasım’ında Ortak Savunma Doktrinini ilan etmiş, Baf Hava Üssü, Mari (Tatlısu) Deniz Üssü Yunan savaş uçakları ve savaş gemilerinin ortak kullanımına açılmış 2024 sonrası her iki üssün geliştirilme projesi başlatılmıştır. Bu iş birliği 2004 sonrası GKRY’nin AB üyesi olmasıyla yeni bir kimliğe bürünmüş, AB de GKRY Savunmasının bir unsuru olmuştur. Bu çerçevede PESCO Savunma Girişimi çerçevesinde başta Fransa olmak üzere GKRY’nin askeri alt yapısı AB üyelerine açılmıştır. Yunanistan-İsrail savunma iş birliği ise 1990’da ilk kez iki ülke arasındaki diplomatik ilişkinin gelişmesiyle başlasa da esas yoğunlaşma ve yakınlaşma 2010 yılındaki ortak hava tatbikatı ile başladı. İş birliği hava eğitim merkezlerinden ileri hava savunma sistemleri tedariğine, ortak tatbikatlardan teknoloji transferlerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Bu iş birliği, Türkiye’de, özellikle 2019 sonrası gündeme oturan Mavi Vatan doktrinine karşı kısa sürede stratejik seviyeye yükseldi. ABD -GKRY savunma iş birliği 2020 yılında silah ambargosunun kademeli kaldırılması ve 2025 yılında ise ABD’den her nevi silah, teçhizat ve eğitim hizmeti alma hakkına sahip olmasıyla yeni bir boyuta taşındı. ABD ayrıca GKRY’de ikili ve çoklu kara ve deniz tatbikatlarına katılıyor. 2019 yılında ABD kongresinden geçen Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji Ortaklığı yasası ve 2023 yılında imzalanan Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum ve İsrail üçlü savunma ve güvenlik anlaşması ile ilişkiler Türkiye’yi bir blok olarak karşısına alacak 3 1 formatına taşındı. 2025 başında söz konusu iş birliği Doğu Akdeniz’de Terörle Mücadele ve Deniz Güvenliği girişimi altında yeni bir statüye yükseldi. Kısacası Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve GKRY üzerinden ABD, İsrail ve AB baskısı altına girmiştir.
Shay Gal’ın 30 Temmuz 2025 tarihinde yayınlanan bu makalesi, 11 Mayıs 2025 tarihinde Jerusalem Post gazetesinde imzasız olarak yayınlanan ‘’Türkiye’nin Bölgesel Hırsları Sadece Kürt Milleti İnşa Etmekle Durdurulabilir’’ başlıklı makale ile beraber değerlendirilmelidir. Makalede, Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki askeri varlığı ve bölgedeki dış politikası, ’yayılmacı’’ olmakla eleştirilirken, Türkiye’nin bölgesel etkisini durdurmanın tek yolunun, Kürtler için Akdeniz’e erişimi olan bağımsız bir devlet kurmak olduğu savunuldu. Türkiye’nin bir NATO üyesi ve Batı için uzun süredir stratejik ortak olduğuna dikkat çeken yazıda, bu durumun Ankara’nın politikalarına karşı koymayı zorlaştırdığı ifade edildi ve şunlar kaydedildi: ‘’Türkiye’yi Suriye ya da Irak’ta durdurmanın tek yolu, Kürtlerin kendi siyasal ajandasını kurmasına yardımcı olmak. Tarihsel toprakları üzerinde kurulan, Akdeniz’e Lazkiye üzerinden çıkışı olan bir Kürt ulus devletidir. Kurulduğunda bu devlet, her türlü toprak saldırısını püskürtebilecek savunma araçlarına, gerekli silahlara sahip olmalıdır.’’ Dışişleri Bakanlığımız bu iddialara cevap vermedi. Gerek Jerusalem Post gerekse yazar Jay Gal’ın hükümete yakınlıkları göz önüne alındığında İsrail’in güvenlik stratejisinde Türkiye’ye yönelik algının artık çok net ve açık bir tehdit diliyle formüle edilmeye başlandığı görülüyor. Bağımsız denize çıkışı olan Kürt devletinin Türkiye’nin güneyden tamamen kuşatılmışlığını sağlayacağı göz önüne alınırsa İsrail bu kez çevreleme stratejisine KKTC’yi de katarak jeopolitik hedefini açıkça ilan etmiştir. Kıbrıs, artık sadece Türk-Yunan/GKRY değil, İsrail-Türkiye cephesinin de bir sahnesidir. Hatta bu alana Ege ve Doğu Akdeniz’de mevcut egemenlik ve deniz yetki alanı sorunlarında İsrail’in net tarafgirliği ve olası müdahalesi de eklenebilir. Diğer bir deyişle Türk Yunan ve Türk GKRY çatışması çıktığında İsrail tarafsız kalmayacaktır.
İsrail jeopolitiğinde Kıbrıs adası enerji güvenliği, askeri-stratejik derinlik, hava-deniz kontrolü ve bölgesel ittifaklar açısından önemlidir. Kıbrıs, İsrail’in Türkiye’yi aradan çıkararak Avrupa ile doğrudan ilişkilenme stratejisinin bir parçasıdır. Kıbrıs, İsrail için İngiliz üsleri ile birlikte deniz ve hava erken uyarı sisteminin bir parçasıdır. Adada bulunan ABD- İngiliz ortak İstihbarat ağı Echelon aynı zamanda CIA ve MI6’in ayrılmaz parçası MOSSAD’a da destek vermektedir. Bölgedeki tüm radar izlemeleri ile muhabere ve sinyal istihbaratı bu bölgeden izlenir ve yönetilir. Bu faaliyetlerin tek ve en önemli ortak paydası Türkiye’ye karşı olmalarıdır. İsrail’in Leviathan ve Tamar doğalgaz sahalarından çıkan gazın Avrupa’ya ulaştırılması için düşünülen rotalardan biri Kıbrıs üzerinden geçmektedir. EastMed projesi bu kapsamda gündeme gelmiş, ancak maliyet ve jeopolitik riskler nedeniyle askıya alınmıştı. Kıbrıs, İsrail için sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) terminali kurmak için Yunanistan’a kıyasla daha yakın bir liman alternatifi sunar. İsrail’in adada ileri üs temin etmesi İsrail hava kuvvetleri için geniş bir manevra alanı üzerinden hareket serbestisi elde etmesi anlamına gelir. Kıbrıs’taki İngiliz egemen üsleri ile GKRY/Yunanistan kontrolündeki üsler İsrail’in Türkiye’ye karşı gerektiğinde lojistik destek alabileceği veya kriz anında kullanabileceği yetenekler sunabilir. Kıbrıs-İsrail hattı Doğu Akdeniz’de İsrail denizaltıları için kritik bir alandır. Diğer yandan Türkiye’nin KKTC üzerinden ilan ettiği NAVTEX yayınları, ruhsat alanları, İsrail’in GKRY ile yaptığı deniz yetki alanı anlaşmalarıyla çakışma potansiyeline sahiptir. Bu durum, İsrail’in enerji ve güvenlik stratejisinde Kıbrıs’ı Türkiye’ye karşı bir denge aracı olarak görmesine neden olur.
Her iki yazının ortaya çıkardığı gerçek hegemonya yani ABD adına hareket eden İsrail içinde bazı kesimlerin jeopolitik ihtiraslarını çok erken açığa çıkardığı şeklinde okunmalıdır. Bu tehditlerin Türkiye’de iç cephenin parçalandığı, iktidar ve muhalefetin güç mücadelesi içinde yakıcı gerçeklerden uzaklaştığı, dinci ve bölücü iç siyasi manevra ve propaganda savaşının jeopolitik gelişmeleri unutturduğu bir konjonktürde ortaya çıkması tesadüf değildir. İsrail, Gazze savaşının yarattığı konjonktürde Ankara’nın zafiyet ve hassasiyetlerini kullanmaya........
© Veryansın TV
