menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gerileyen hegemon ve artan jeopolitik gerilim

66 7
25.08.2024

Cem Gürdeniz yazdı…

ABD’nin 11 Eylül 2001 sonrası başlattığı Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin öncü neocon mimarlarından eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, 20 Ağustos 2024 tarihli Foreign Affairs dergisinde ‘’Yalnızcılığın Tehlikeleri’’ başlıklı bir propaganda makalesi kaleme aldı. ABD’nin Rusya ve Çin karşısında dünya sahnesinden çekilmesinin tehlikelerini Amerikan kamuoyuna pazarlayan yazıda ABD, dünyaya barış, huzur ve güven getiren bir devlet olarak anlatılıyor. İşin ilginci makalede İsrail’in Gazze’deki soykırımına yönelik tek satır bile yer almıyor. 2003’te, ABD’nin en saldırgan döneminde Başkan George W. Bush’un Milli Güvenlik Danışmanı olarak görev yapan Rice, bir makalesinde ‘’Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da 22 ülkenin sınırlarını değiştireceğiz ‘’ diyordu. Rice’ın Foreign Affairs’de gereksiz uzunluktaki (15 sayfalık) makalesinde tek doğru paragrafın aşağıdaki olduğunu değerlendiriyorum:

‘’Amerika Birleşik Devletleri artık farklı bir ülke; seksen yıllık uluslararası liderlikten bitkin, bir kısmı başarılı ve takdir edilen, bir kısmı da başarısızlık olarak reddedilen durumda. Amerikan halkı da farklı; kurumlarına ve Amerikan rüyasının uygulanabilirliğine daha az güveniyorlar. Yıllarca süren bölücü söylem, İnternet yankı odaları ve en iyi eğitimli gençler arasında bile tarihin karmaşıklığı konusundaki cehalet, Amerikalılarda artık parçalanmış ortak değerler duygusu bıraktı. Seçkin kültürel kurumlarımız bu alanlarda sorumludurlar. Bunlar Amerika Birleşik Devletleri’ni yıkanları ödüllendirdiler ve erdemlerini övenleri alaya aldılar. Amerikalıların kurumlarına ve birbirlerine olan inanç eksikliğini gidermek için, okullar ve kolejler müfredatlarını ABD tarihine dair daha dengeli bir bakış açısı sunacak şekilde değiştirmelidir. Bu ve diğer kurumlar, kişilerin mevcut görüşlerini güçlendiren bir iklim yaratmak yerine, rekabet eden fikirlerin teşvik edildiği sağlıklı bir tartışmayı teşvik etmelidir.’’

Yazılı tarihi 248 yıl olan ABD, hızla geriliyor. Dolara dayalı küresel ekonomik sistemden uzaklaşma ile çok kutuplu yeni dünya düzeni kurulmasının sancıları küresel, kıtasal ve bölgesel düzeyde her yerde jeopolitik gerilimi artırıyor. ABD ve ayrılmaz parçası AB, Amerikan liderliğindeki küresel hegemonyanın devamı için yeteneklerinin ve güçlerinin çok üzerinde macera arayışlarına ve kışkırtmalarına devam ederek yeni bir düzene izin vermeyeceklerinin mesajını veriyorlar. Kanadalı ekonomist ve yazar Profesör Michel Chossudovsky, 2011 baharında şöyle demişti: ‘’Dünya tehlikeli bir kavşakta. ABD ve müttefikleri, insanlığın geleceğini tehdit eden askeri bir macera başlattı. Nihai hedef, “insan hakları” ve “Batı demokrasisi” kisvesi altında dünyanın fethi…ABD’nin 11 Eylül sonrası dönemdeki hegemonik projesi, ABD-NATO askeri makinesinin gizli istihbarat operasyonları, ekonomik yaptırımlar ve “rejim değişikliği” vurgusuyla dünyanın tüm bölgelerine yaydığı savaşın küreselleşmesidir.’’ Bugüne kadar Chossudovsky’nin yazdığı yöntemlerin pek çoğu ABD tarafından uygulandı ancak tüm savaşlara, kumpaslara, hükümet değişikliklerine, askeri darbe ve renkli darbelere, ekonomik abluka ve yaptırımlara rağmen ABD nihai hedefi başaramıyor. Örneğin 24 Şubat 2022’de başlayan Ukrayna Rusya savaşında Rusya’ya yaptırım uygulayan ülkelerin sayısı 193 BM üyesi devlet içinde 40 civarında. Çoğunluk AB üyesi, geri kalanlar da Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Kore, Singapur ve Japonya gibi Amerikan vassalı devletler. Bunun anlamı şudur: Dünyanın ezici çoğunluğu ABD’ye uymuyor. ABD özellikle 2001 sonrası başlattığı bitmeyen savaşlar ve kıtalara taşıdığı ölüm, karmaşa ve yokluklar ile oyun kurucu olamıyor. Sorumsuzca bastığı dolarla satın aldığı kurum ve kişiler üzerinden renkli darbelerle ülkeleri karıştırıyor, kışkırtıyor ama sonuç alamıyor. ABD, eğer başarılı olsaydı bugün ne Ukrayna Rusya savaşı ne de İsrail Gazze savaşı olurdu. Bugün yaşanan Gazze Savaşında ABD’nin soykırım yapan İsrail’in kayıtsız şartsız yanında olması ve Netenyahu’nun Amerikan Kongresinde 3 dakika ayakta alkışlanması Washington’un artık asla güvenilir bir arabulucu olamayacağını ve oyun kuramayacağını gösteriyor. Kısacası, ABD girişimleri birinci gün manşet oluyor ancak bir hafta sonra söz konusu girişim unutuluyor.

ABD jeopolitiği ve kenar kuşak konsolidasyonu için Ukrayna’nın NATO üyeliği üzerinden kışkırtılan Rusya-Ukrayna savaşının başladığı 24 Şubat 2022’den bu yana 2,5 yıl geçti. Derinliği, başta insan gücü ve savaş sanayi kaynakları kıyaslanamayacak derecede geniş Rusya karşısında, arkasına batının tüm medya ve propaganda gücünü, AB ve NATO’nun açık desteğini alan Ukrayna artık tükenmiş bir devlet durumundadır. Ekonomik gücü savaş öncesiyle kıyaslanamaz seviyeye gerilemiştir. Demografik gücü büyük yara aldı. Rusya’nın, Kursk gibi tarihi anlamı büyük bir yerleşkesinde Ukrayna’nın intihar saldırısını başlatması Donbas bölgesindeki kayıpları önlemeye ve Rusya’nın dikkatini buradan uzaklaştırmaya yönelik olsa da Rusya Kursk için stratejik Donbas’tan kuvvet kaydırmadı. Donbas cephesinde Rusya her geçen gün yeni kazanımlar elde ediyor. Savaş durdurulmadığı takdirde Ukrayna’nın Odesa limanını kaybetme ve denizden tamamen koparılma olasılığı dahi gündeme gelebilir.

Diğer taraftan bu savaşın en başarılı olduğu cephe Ukrayna ve Rusya üzerinden AB’nin zayıflatılması, savunmada tamamen ABD’ye muhtaç bir duruma getirilmesi ve NATO’nun abartılan Rus tehdidi le 32 üyeli yapıya dönüştürülmesidir. NATO, sadece genişlemekle kalmadı savaş nedeni ile savunma bütçeleri abartılı şekilde artırıldı. Böylece Amerikan askeri donanımı ile Rusya’yı Kuzey Denizi, Adriyatik, Ege, Baltık, Karadeniz’den kuşatacak askeri deniz/hava/kara ulaşım koridorları ve yeni üsler hayata geçirildi. Daha da ötesi ABD’nin 2026 yılında yarı sömürgesi durumundaki Alman topraklarına orta menzilli nükleer füzelerin yerleştirilme kararı alındı ki bu son derece tehlikeli ve kışkırtıcı bir tablodur. Soğuk savaşta nükleer ve konvansiyonel caydırmada denge kurabilen ABD tarafı, artık nükleer kışkırtmada sınır tanımıyor. Geçen hafta basına sızdırılan ABD Nükleer Strateji dokumanı Çin’e yönelik nükleer silahlanmayı ortaya çıkardı. ABD’nin bu kışkırtıcı başarılarına ABD ve AB kamuoylarında oluşturulan Rus düşmanlığını da ekleyelim. Örneğin bugünlerde Rusya’nın Ukrayna’dan sonra Polonya ve Baltık devletlerine yöneleceği söylentileri batı mahreçli medya tarafından sıklıkla yayılıyor. Halbuki Rusya’nın........

© Veryansın TV


Get it on Google Play