menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gagavuzlar, Moldova, 3 Deniz Girişimi ve Karadeniz’de yeni istikrarsızlık cepheleri

50 38
04.05.2025

Cem Gürdeniz yazdı…

Karadeniz, Adriyatik ve Baltık Denizi ile tarih boyunca Asya ile Avrupa arasında hem bir jeopolitik köprü hem de Asya ile Avrupa’yı birbirinden ayıran jeopolitik tampon olmuştur. Bu üç deniz, başta İngiltere olmak üzere denizci Avrupa güçlerinin 18. Yüzyıl sonrası güçlenen ve büyüyen Çarlık Rusya’sını ve etki alanlarını çevrelemek için kullanıldı. Halen de aynı vizyonla kullanılıyor. NATO’nun 2004’te aynı anda Karadeniz’de Romanya ve Bulgaristan üzerinden; Adriyatik’te Slovenya, Baltık’ta 3 Baltık Cumhuriyeti üzerinden genişlemesi bu çerçeveden de görülmelidir. Türkiye için Karadeniz, 2004’e kadar kollektif batı tarafından kuşatılmadığı tek alan iken, günümüzde bu durum değişmiştir. Tarihte Rusya üzerinden intikal ettirilen 300 bin ton silah ve cephane sayesinde Kurtuluş Savaşı’nın lojistik hattını oluşturan Karadeniz, savaş boyunca milli orduya güç sağlamış, 1936 yılında imzalanan Montrö Sözleşmesi sayesinde Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı dışında kalmasını mümkün kılmıştır. Karadeniz Soğuk Savaş boyunca da Ankara’nın dengeli politikaları sayesinde barış ve denge unsuru olmuştur. Bugün bu sağlıklı durum artık mevcut değildir.

Soğuk savaş ABD galibiyeti ile bitince neocon elitler, merkezi ve doğu Avrupa’yı kontrol etmenin Avrasya’nın kalpgâhını ve dolayısı ile dünyayı kontrol etmenin yolunu açacağının dayanılmaz çekiciliği içinde harekete geçtiler. Rusya’da Sovyetleri kurşun atmadan batıya teslim eden Gorbaçov’dan sonra Yeltsin’in iktidarda olması işlerini pek kolaylaştırdı. Aynı dönemde Rusya içinde bazı bölgelerin ayrılıkçılığı ABD ve İngiliz istihbaratı sayesinde tavan yaptı. 2000 sonrası Putin iktidarı ile bu hareketler sona erdi. Yeltsin’in ikinci dönem başkanlık seçim propagandasını bile bir Amerikan firmasının yönettiği konjonktürde Rusya NATO ile ilişkilerini 1991 sonrası geliştirdi. 1991’de Rusya, Kuzey Atlantik İş birliği Konseyi’ne katıldı ve 1994’te “Barış İçin Ortaklık” programına dahil oldu. İşte tam bu süreçte Ukrayna batısında bulunan Yavoriv üssünde NATO, Barış İçin Ortaklık (PfP) girişimi altında yer edindi. Böylece ABD, ilk NATO merkezi ile Ukrayna’ya kancayı takmış ve 2004’teki Turuncu Devrim sonrası Karadeniz, ABD ve NATO’nun genişleme stratejisinin odağına girmişti. Bu üs daha sonra Ukrayna’nın Rusya ile savaşmasına hazırlığın merkezi olacaktı. 1997’de imzalanan NATO-Rusya Kurucu Senedi ile NATO-Rusya Daimî Ortak Konseyi kurularak ilişkiler kurumsallaştırıldı. Bu arada ABD, aynı yıl Ukrayna ile NATO üzerinden Sea Breeze deniz tatbikatlarını başlattı. Bu çok uluslu tatbikat, görünüşte NATO’nun “Barış İçin Ortaklık” programı çerçevesinde gerçekleştirilmekteydi. Tatbikatın amacı Karadeniz’deki deniz güvenliğini artırmak, katılımcı ülkeler arasında iş birliğini güçlendirmek ve birlikte çalışabilirliği geliştirmek olsa da asıl amacı ABD USEUCOM (ABD Avrupa Kuvvetleri) ve USNAVEUR (ABD Avrupa Deniz Kuvvetleri) personelinin ülkede birlikte çalışma ortamını geliştirmek ve kurumsallaştırmaktı. Her sene yapılan bu tatbikatların sonuncusu 2021’de gerçekleşti. 32 ülkeden yaklaşık 5.000 personelin 30’dan fazla gemi ve 40 hava aracının görev aldığı bu tatbikattan 6 ay sonra Rusya, Ukrayna’ya müdahale etti. Kısacası ABD, Karadeniz’de kendi etki alanını genişletmek üzere ana vekil devlet olarak Ukrayna’yı seçti.

Rusya’ya mücavir olan bu ülkenin tarihi ve sosyolojik yapısı Truva atı olması için olağanüstü fırsatlar sunuyordu. Ülkenin batısı İkinci Dünya Savaşında Nazilerle iş birliği yapmıştı. Benzer şekilde Ukrayna’nın batısı ortodoks doğunun aksine Katolik’ti. 2004 ve 2014 Turuncu devrimleri sayesinde Batı Ukrayna doğu üzerinde siyasi avantaj elde etti. Rusya 2014’te Kırım’a müdahale etti ve ABD’ye dur dedi. Ancak ABD durmadı. 2022’de Rusya Ukrayna savaşı başladı ve aradan geçen 3 yılda Ukrayna her alanda yenildi. Yüzbinlerce genç Ukraynalı öldü. Rusya sadece Kırım’ı değil Nova Russia’da Rus nüfusu yaşadığı doğal zenginliklerin ve sanayileşmenin merkezi olan 4 ayrı bölgeyi de (Luhansk, Donetsk, Zaporozhye, Herson) topraklarına kattı. Ukrayna’yı Azak Denizi ve kıyısından tamamen kopardılar. Amerikalı neoconlar ve İngiltere finans oligarşisinin kumarına malzeme olan Ukrayna sadece devlet olarak değil halkı ile de kaybetti. Ukrayna, savaş sonrası geleceğini önce İngiltere (100 yıllık ortaklık anlaşması) sonra da ABD ile imzaladığı maden anlaşması ile doğal kaynakları ve alt yapısının sömürülmesine açık çek vererek yani sömürge olmayı kabul ederek şekillendiriyor. Ancak Rusya’nın 3 yıllık savaş sırasında yaşadıkları ve özellikle anavatanına Ukrayna’dan yapılan füze ve hava vasıtaları ile saldırıları göz önüne aldığında Kiev’in tekrar silahlanmasına ve topraklarında yabancı askeri varlık göstermesine izin verip vermeyeceği belirsizliğini korumakta.

Ukrayna artık Trump’ın açık askeri desteğini de kaybetmiş durumda. Avrupa’da Fransa dışında Ukrayna’da güvenlik garantisi sağlayacak yapılanmaya asker verecek ülke yok. Ancak oksimoron bir şekilde AB ve İngiltere Ukrayna’nın savaşa ve Rusya’ya zarar vermeye her koşulda devam etmesini dayatıyor. Rusya’nın akraba toplumu Ukrayna’ya büyük bir güçle saldırması halinde ABD dışında onu koruyabilecek askeri yeteneklere sahip olmamasına rağmen AB ve İngiltere bu kumara devam ediyor. Tekrar hatırlatalım. Jeopolitik kanunlar her şeyin üzerindedir. Yükselen Çin’i ABD hem Rusya’da hem de Doğu Akdeniz havzasında 3 savaş devam ederken durduramaz. Bugün için ABD’nin gücü tek cepheye yetmektedir. O bile tam değildir. Rusya, başta ABD, AB ve 32 üyeli NATO tarafından tam kapasite ile desteklenen Ukrayna’yı yenmiştir. Diğer yandan ABD’nin amacı Çin’i yenmek olsa da AB ve İngiltere için asli hedef kıta Avrupa’sında güçlenen Rusya’yı dengede tutmak ve zayıflatmaktır. Bu, 18. Yüzyıldan beri altın kuraldır. Avrupa’da egemen güçler yeni rakipler istemez. Birinci Dünya Savaşının çıkma nedeni yükselen Almanya’yı kıtaya yani karaya geri itmekti. Savaşın İngiltere tarafından teşvik edilmesi kaçınılmazdı. Ancak bazen evdeki hesaplar çarşıya uymaz. Savaşın Türkler nedeni ile 2 yıl uzaması İngiltere’nin hegemonyayı ABD’ye devretmesine, Rusya’nın Sovyet devrimine gitmesine neden oldu.

Bugün ABD gerilerken, AB ve İngiltere her alanda zayıflarken Ukrayna Rusya savaşı sona yaklaşıyor. Ancak Rusya’nın dünyanın en büyük nükleer savaş gücüne; çok zengin doğal kaynaklara ve en büyük yüzölçümüne sahip bir devlet olarak Avrupa’nın yanı başında büyümesine jeopolitik kanunlar izin vermez. Yeni kriz alanları mutlaka çıkacaktır. Geçmişte Gürcistan, Ukrayna ile en büyük adaydı. Ancak coğrafyası Gürcistan’ın Ukrayna gibi mükemmel bir vekil devlet olmasına izin vermiyor. Zira Türkiye dışında bir NATO ülkesi ile sınırdaş değil. Ukrayna, ABD ve AB’nin en sadık iki vekili Romanya ve Polonya’ya sınırdaştı. Sınırsız askeri destek aldı. Gürcistan aynı konumda değil. Arada deniz var. Türkiye de Sovyetler ve Rusya ile jeopolitik ilişki kurmanın kurallarını iyi biliyor. Geçmişte Ruzi Nazar ve FETÖ gibi CIA ajanlarının Türkiye’nin başına ne çoraplar ördüğünün bilincinde. O zaman Rusya’nın yıpratılması ve yeni bir kriz alanının yaratılması için yeni adaylara ihtiyaç var. İşte bu noktada karşımıza Moldova çıkıyor. Romanya ve Ukrayna arasında yer alan Moldova hem NATO hem de Avrupa Birliği (AB) için jeopolitik, güvenlik ve stratejik çıkarlar açıdan son derece önemli bir ülkedir. Bu ülke aynı zamanda Rusya’nın batı tarafı ileri savunma jeopolitik ekseni içinde yer almaktadır. Transdinyester bölgesindeki Rus askeri varlığı ile Ortodoks Türklerin Gagavuzya Bölgesi Moldova’nın parçalı yapısının Aşil topuklarıdır. Bugün Ukrayna savaşında Batı’nın umduğu stratejik sonuca ulaşılamamışken, Moldova ikinci bir Rus karşıtı tampon ülke olarak konumlandırılıyor. Batı’nın Moldova’ya dayattığı yeni kimlik, dinî yapı ve medya düzeni, bu ülkeyi Rusya’nın çevrelenme halkasında bir ileri karakola dönüştürme niyetini taşıyor. Bu strateji başarılı olursa, Moldova bir sonraki vekil çatışmanın sahnesi olabilir. Gagavuzya ve Transdinyester ise bu çatışmanın alevlenme noktaları........

© Veryansın TV