menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çekirdek donanmadan MİLGEM donanmasına-IV

43 18
09.03.2025

Cem Gürdeniz yazdı…

1990’lı yıllarda Cumhuriyet Donanması 20.yüzyılın sonuna büyük bir enerji ile yaklaşıyordu. Sadece teknolojik alanda kabuk değiştirmiyor aynı zamanda 1990’lar sonrası büyük çapta yenilediği filolar, Harp Filosu (MEKO, Yeni Tepe, Gabya sınıfı firkateynler); Hücumbot Filosu (Yıldız, Kılıç sınıfı hücumbotlar), Denizaltı Filosu (Preveze sınıfı denizaltılar) ve Lojistik Destek Gemileri Filotillası (TCG Akar ve TCG Yarbay Kudret Güngör) ile harekât temposunu ve harekât çapını geçmiş yıllarla kıyaslanamayacak şekilde artırıyordu. Artık muhrip ve firkateynlerimizin yeni destek gemileri ile açık denizde çok uzun süreler görev yapmaları mümkün hale gelmişti. 1990 sonrası firkateynlerimiz ve açık deniz destek gemilerimiz NATO Akdeniz Daimî Deniz Kuvvetinde (STANAVFORMED) sürekli görev almaya başlamıştı. Yugoslavya Krizinde donanma gemilerimiz barışı tesis ve koruma harekâtı kapsamında IFOR ve SFOR’a deniz desteği sağlıyorlardı. En önemlisi 1996 Kardak ve Avrasya Feribotunun kaçırılması krizleri ile 1997’de Arnavutluk’ta yaşanan iç karışıklıkta vatandaşlarımızın tahliye operasyonunda başarılı bir performans sergilenmiş ve bu durum topyekûn denizci insan gücümüzde kendine güven ve tecrübe birikimini geliştirmişti. Donanma, Oramiral Güven Erkaya döneminde zirve yapan çok sayıda gerçek krizlerin tümünden başarıyla çıkarak, gerekirse bir savaşa da hazır olduğunu ispat etmişti.

Oramiral Güven Erkaya 1995-1997 arasındaki vardiyası sırasında çok sayıda gerçek krizle uğraştı. Bu koşullar altında Ege’de keşif gözetlemeye destek verecek Uzun Ufuk projesine odaklandı. Ancak proje İTÜ SAV ile istediği gibi ilerlemeyince proje 1997’de YAZGEM tarafından devralındı. (2002 yılında Uzun Ufuk kendi mühendislerimizin marifeti ile başarıyla tamamlanacaktı.) MİLGEM için Denizaltı Savunma Harbi-Keşif Karakol gemisi statüsünde Mart 1996’da yani Oramiral Erkaya döneminde harekât ihtiyaç dokümanı hazırlandı. 20 Mayıs 1998 tarihinde yani Oramiral Salim Dervişoğlu döneminde Deniz Kuvvetleri MİLGEM tedariğinin finans modelini belirledi. Buna göre 8 4 (opsiyon) gemilik projenin yurt dışı kaynak ihtiyacı devlet firma kredisi ile; yurtiçi kaynak ihtiyacı ise Savunma Sanayi Destekleme Fonundan (SSDF) karşılanacaktı. 1998 Ağustos ayında harekât ihtiyaç dokumanı üzerinden yapılan teknik çalışmalar tamamlanarak Teknik Tanımlama Dokümanı onaylandı. Konsept dizayn çalışmaları için Taşkızak Tersanesi ile İTÜ Savunma Vakfı ile bir proje grubu oluşturuldu. 14 Eylül 1998’de MİLGEM projesi yurt dışı kaynak ihtiyacı için hazine müsteşarlığından ön ithalat izni alındı. Ancak tedarik modeli sürekli değiştiriliyordu. Zira o dönemde Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) proje için ana yüklenici bulmak istiyordu. Milli ana yüklenici bulmak 90’ların sonunda kolay değildi. Müsteşarlık tüm proje sorumluluğunu yerli veya yabancı bir ana yükleniciye vermek istiyordu. Ancak bu durumun eski hazır alım modellerinden farkı yoktu. Bir diğer husus da Türk sanayisinin kendine güveni yoktu. MİLGEM’in babası merhum Oramiral Özden Örnek’in MİLGEM’in Öyküsü (Kırmızıkedi Yayınları -2016) adlı kitabında yazdığı üzere o dönemde temel sorun henüz kimsenin milli gemi yapacağımıza inanmıyor olmasıydı.

MİLGEM için proje modeli aranırken hayat devam ediyordu. İsmi dönemin Deniz Kuvvet Plan Şube Müdürü Deniz Kurmay Yarbay (Sonradan Koramiral) Kadir Sağdıç tarafından koyulan ‘’Açık Denizlere Doğru’’ doktrininin hayata geçirildiği Oramiral Güven Erkaya döneminin sonunda Türk deniz gücü, doktrin birliğini sağlamış, malzemeden usullere, kadrodan kuruluşa kadar her alanda standardizasyonda büyük sıçrama kaydetmiş, eksik unsurlarının tamamlanmasıyla çok boyutlu harekât yeteneğine sahip bir açık deniz donanmasına dönüşmüştü. Öyle ki 1997 Haziran ayında icra edilen Deniz Kurdu Tatbikatında ağırlık merkezi ilk kez Ege’den Doğu Akdeniz’e taşınmıştı. Oramiral Erkaya dönemi sonrası 1997-1999 döneminde Akdeniz sathında varlık gösterme ile dışa açılma ve donanma diplomasisi uygulamaları da son derece başarılı sonuçlar verdi. Tarihte ilk kez 1998 Deniz Kurdu Tatbikatında Girit -Malta arası ve İyon Denizi Güneyinde geniş bir bölgede donanma kuvvet çoğunluğu ile tatbikat icra etmiş, havada yakıt ikmali yapan F16 uçaklarımız orta Akdeniz’de donanma desteğinde bulunmuştu. Söz konusu tatbikat tarihimizde bir ilk olmuş ve Amerikan Büyükelçisi ertesi sabah Dışişleri Bakanından randevu isteyerek Türkiye’nin ne yapmaya çalıştığını sorgulamıştı.

1997-1999 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanının Koramiral Özden Örnek olması onun teşvik ve kolaylaştırıcılığı sayesinde teknolojik ilerlemede kuvvet çarpan etkisi yaratmıştı. Neticede Gölcük’te ARMERKOM; Ankara’da APGE Başkanlığı bu dönemde kurulmuş ve denizci mühendislerimiz her geçen gün yüksek bir moral ve motivasyon gücü ile yeniliklere yelken açmıştı. 1998’de ARMERKOM bünyesinde YAZGEM’e ilaveten Akustik Araştırma Grup Başkanlığı ve Elektronik Harp Grup Başkanlığı da faaliyete geçmişti. Söz konusu dönemde donanmanın gerek her geçen gün gelişen nitelik ve niceliğinden Gölcük ve Aksaz gibi deniz üslerimizde herkesin özendiği ve örnek aldığı nitelikli ve yaşama enerjisi son derece yüksek hayat standardına kadar cumhuriyet donanması geleceğe coşku ile ilerliyordu. Bu gelişme 17 Ağustos 1999 depremi ile gölgelendiyse de depremin etkileri kısa sürede atlatıldı ve ölümsüzlük sırrına çoktan kavuşmuş olan Cumhuriyet Donanması nerede kalmıştık? dedi. 1999-2001 arasındaki dönem deprem yaralarının sarılması gayretlerine odaklandı. 2001 yılında tüm yaralar sarılmış, donanmaya MEKO sınıfı TCG Salihreis ve TCG Kemalreis firkateynleri ile Gabya sınıfı TCG Gökçeada ve TCG Gediz firkateynleri; Kılıç sınıfı TCG Kalkan ve TCG Mızrak hücumbotları katılmış; Gür sınıfı, TCG Gür ve TCG Çanakkale denizaltıları kızağa konulmuştu. Karadeniz’de 6 sahildarı bir araya getiren Karadeniz Deniz İşbirliği Görev Grubu (BLACKSEAFOR) Türkiye liderliğinde hayata geçirilmişti. Bu gelişme ABD’yi son derece rahatsız etmişti. Deprem sonrası iki yıllık dönemde Haliç’te bulunan Taşkızak Tersanesi kapatılmış, Türkiye Gemi Sanayiine ait Pendik’te bulunan Tersane, İstanbul Tersanesi adıyla 2001 yılında Deniz Kuvvetleri envanterinde hizmete girmişti. Artık su üstü savaş gemilerinin inşası burada; denizaltıların inşası Gölcük’te devam edecekti. ARMERKOM da deprem sonrası Pendik’te İstanbul Tersanesi bölgesine taşındı. Gölcük’te deprem öncesi onun için yapılan binaya da Donanma Komutanlığı taşındı.

MİLGEM dizayn ve tedarik modeli için depremden 6 ay sonra 15 Şubat 2000 tarihinde Savunma Sanayi İcra Komitesinden (SSİK) ilk kez karar çıkarıldı. Denizaltı Savunma Harbi (DSH) ve Keşif Karakol Gemisi Projesi olarak başlatılan MİLGEM (Mili Gemi) Projesi kapsamında azami yurt içi katkı payı ile toplam 8 4 (12 adete) kadar geminin tasarım ve inşası öngörülmüştü. Bu karar paralelinde 18 Mayıs 2000 tarihinde de teklife çağrı dosyası (RFP) yayınladı. Bu çağrıya sekiz firma cevap verdi. Yarısı Türk firmasıydı. Dosyalardaki eksiklikler ve elemeler sonucu 2 Ocak 2001 tarihinde yenilenen çağrıya, Almanya, Türkiye ve İngiltere’den üç firma cevap verdi. Bu süreçten de istenen sonuç çıkmayınca 16 Haziran 2002’de MİLGEM ihale süreci iptal edildi. Bu noktaya gelinmesi pek çok açıdan iyi olmuştu. Amiral Özden Örnek, MİLGEM’in Öyküsü isimli eserinde şunları yazıyor: ‘’MİLGEM’in ilk doğuşu maalesef Bahriyeye veya özel sektöre teknolojik bir yetenek kazandırmak hedefinden uzaktı. Bu nedenle seneler geçtikçe kendine taraftar bulamadı. İstediğimiz harp silah araçlarını taşıyan ve maliyetinin en az ` üzerindeki kısmını yurt içinde üretebileceğimiz, bir gemi inşa modeli, bizim için esas olmalıydı. Tabii böyle bir konu, yurt içinde ARGE gerektiriyordu. Özel sektörümüz ise, talebi çok kısıtlı olan böyle bir konuya kaynak ayırmak istemiyordu. TÜBİTAK ve üniversitelerin vakıfları bu konularda en uygun olanaklara sahiptiler. Ayrıca kendi ARGE’mizi de geliştirmek zorundaydık. Halbuki 1994 yılında MİLGEM proje fikri ortaya çıktığında, bir saha komutanının, komutanlar toplantısı gündem maddesi olarak önerdiği “Bahriyede ARGE faaliyetleri için bir birim kurulması” önerisi kabul edilmemişti. Düşünün ki bugün (2016’dan bahsediyor yn.) sonar üretebiliyoruz ama o günlerde bir sonar ve DSH sistemi için şartname yazmasını bile bilmiyorduk. Aynısı gemideki hemen hemen tüm silah, cihaz ve sistemlerin tedariki için de geçerliydi. Maalesef bu konuları da size kimse öğretmiyordu. Kendiniz terleyerek ve maliyetini ödeyerek öğrenmek zorundaydınız.’’

2001 Ağustos Askeri Şurasında Koramiral Özden Örnek Oramiralliğe terfi etti ve Donanma Komutanı oldu. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Alpkaya olmuştu. 22 Haziran 2002’de mevcut projenin görev ihtiyaç dokumanı ile teknik tanımlama dokümanı yeniden yazıldı.........

© Veryansın TV