KADERİ ÇİN’E TESLİM EDİLMİŞ UYGUR TÜRKLERİ
Çin zulmü altında işkence ve ölüm hattında yaşam mücadelesi veren Uygur Türkleri gerçeği, maalesef dünyanın ve Türk dünyasının görmezden geldiği, görmezden gelinmese de koltuk, iktidar, ekonomik ve siyasi çıkarlar uğruna feda edilen bir gerçek. Doğumundan ölümüne kadar geçen her evrede Çin yönetimi tarafında başta dini ve milli değerlerinden sonrasında ise öz kültürlerinden kopartılmak istenen tutsaklar ülkesi Doğu Türkistan her şeye rağmen inancını yitirmeden onca acıya rağmen varoluş mücadelesine devam etmektedir. Türklerin anayurdu, ata toprağı coğrafya olan Doğu Türkistan aynı zamanda İslam'ı kabul ederek ilk Türk İslam devleti Karahanlılar’ında (840-1212) kurulduğu topraklardır. Doğu Türkistan; kuzeyde Rusya, batıda; Batı Türkistan’ı teşkil eden Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan, güneyde; Afganistan, Pakistan, Hindistan ve Tibet, doğuda; Çin (Kansu, Çing-Hai ve İç Moğolistan eyaletleri) ile kuzey-doğuda Moğolistan ile komşudur. Tarih boyunca birçok devlet tarafından hâkimiyet altına alınan Doğu Türkistan’da Hoca Niyaz Hacı önderliğinde 1933'te Kaşkar'da Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti kuruldu. 1944'te Alihan Töre önderliğinde ikinci bağımsız Türk devleti olan Doğu Türkistan Cumhuriyeti kurulmuştur. 1949 yılına gelindiğinde Çin Komünist Partisi lideri Mao'nun başlattığı kızıl devrimiyle Doğu Türkistan, Çin tarafında uluslararası hukuk kuralları hiçe sayılarak işgal edilmiştir. Çin daha sonra Doğu Türkistan’a özerklik hakkını tanımlamış ve 1955’ten itibaren bölge Çin’e bağlı beş otonom yapıdan biri olmuştur. Çin kaynaklarında “Sincan” (Xīnjiāng) olarak geçen ismi Türkiye ve Türki Cumhuriyetlerde “Doğu Türkistan” olarak anılmaktadır.[1] Halkı İslam'dan vazgeçirmek için her türlü yıldırma ve baskı yönteminin kullanıldığı Çin'de, komünist diktatör Mao'nun 1966-1976 yılları arasındaki Kültür Devrimi esnasında en acı dönem yaşanmıştı. Camiler yıkılmış, toplu ibadet yasaklanmıştı; Kuran kursları kapatılmış ve bölgeye yerleştirilen Çinliler Müslümanları taciz etmek için her yolu denemişlerdi.Dini ilimlerin öğrenilmesi ve dini bilgilere sahip öncü kişilerin halkı eğitmeleri de tamamen yasaklanmıştı.Uygurların ana vatanı olan Doğu Türkistan; 1949 yılından itibaren Çin komünist yönetiminin fiziki işgali altındadır. Çin’in fiziki işgali ile başlayan bu süreç 76 yıldır sistematik bir asimilasyon olarak uygulanmaktadır. İnsanlık tarihi boyunca yaşadığımız coğrafya başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde zulümler, soykırımlar, katliamlar yaşana gelmiştir. Anadolu topraklarında Ermenilerin Müslüman Türk, Kürt, Arap, Çerkez kardeşlerimize karşı yaptıkları zulüm ve soykırım, Yunan’ın Kurtuluş Savaşını kaybetmesi ile başlayan kaçışta önüne çıkan kadın, çocuk, bebek demeden masum halkı kılıçtan geçirmesi, Balkanlarda din kardeşlerimize karşı Sırplar’ın yaptığı katliamlar gibi bir acı hadise dünya tarihinde birer kara leke olarak yer etmiştir. Günümüzde ise hala bunlara benzer katliamları Suriye’de, Yemen’de, Filistin’de, Arakan’da, Keşmir’de, ve özellikle bir çok İslam coğrafyasında yaşanmaktadır. İşte Çin’in Doğu Türkistan’da yaptığı ölüm ve zulümde bunların en acı örneklerinden biridir. Çin mezalimi ile Doğu Türkistan’da hak ve hukuk ihlali, din ve vicdan hürriyeti olmak üzere eğitim, sosyo kültürel, ekonomik alanlar dahil yaşamın her alanda büyük yıkım gerçekleştirmiştir. 1949 işgali birlikte toplumun temel taşları ortadan kaldırılmış, bir çok siyasetçi, aydın, bilim adamı, din adamı, iş adamı tutuklanmış ya öldürülmüş yada yıllarca haps edilmiştir. Çin yönetiminin tüm uluslar arası hukuk kurallarını çiğneyerek kendilerince oluşturmuş oldukları mahkemeler aracığıyla binlerce insanı kurşuna dizmiştir. Keyfi uygulamalarla yüzlerce Uygur Türkü ağır cezalarla hapislerde çürümüştür. Sincan bölgesi uzun zamandır insanlık dramıyla dünya gündeminde yer almaktadır. Maalesef bu drama ses çıkarmak yerine........
© Ülkücü Medya
