İYİLİK Mİ, ENAYİLİK Mİ? FİLOZOFLARIN SARSICI CEVABI
Konu şu: Sosyal medyada gezerken karşıma çıkan bazı sözler…
Dur! Başlamadan önce sana küçük bir meslek sırrı vereceğim:
Kalk, kendine beş dakikada bir kahve yap.
Çünkü birazdan düşüneceğiz. Hem de filozof gibi.
Yanına bir gözlük, masana iki üç klasik kitap bırakırsan da tadından yenmez.
Görüyorum ki yine espri yapmaya çalışıyorum…
Oysa kendime hep şunu söylüyorum: “Lütfen ciddi konularda espri yapma!”
Şimdi nasıl toparlayacağımı düşünüyorum.
Neyse şöyle söyleyeyim: Bazen en ciddi düşünceler, en hafif esprilerin ardından gelir.
Tamam mıyız? O halde hazırsan başlıyoruz.
İşte sosyal medyanın arka sokaklarında gezinirken karşıma hep şu tür sözler çıkar:
"Büyük iyilikler şükran değil, öfke yaratır."
– Nietzsche
"Birine iyilik yaptığınızda, onu size borçlu bırakırsınız; bu borç, dostluğu değil, uzaklaşmayı doğurur."
– Montaigne
Ve işte beynimi vuran o söz:
"İnsan iki ayaklı nankör bir mahluktur."
– Dostoyevski
Ah Dosto!... Dostum! Sen yapma bari!
İnsan zaten üç beş iyiliği zor yapıyor, bir de sen "Nankör mahluk" deyince milletin şevki kırılıyor.
Elimden gelse "Bak, sen biraz fazla dramatiksin." diyeceğim ama korkuyorum; olur da alınır, beni romanına kötü karakter yapar diye.
İşte, bu cümlelerin bazıları Nietzsche’ye, bazıları Dostoyevski’ye ve diğerlerine atfedilir. Hâl böyle olunca, ister istemez içimizde bir burukluk bırakır. Çünkü iyilik yapmış, karşılığında vefasızlık görmüşüz değil mi? Kalbimizi açmış ama suskunlukla ya da nankörlükle sınanmışız değil mi?
İşte bu sözlerle karşılaşınca, o an kafamda bir alarm çalar:
Eyvah!
Hemen o gönderinin beğeni sayısına bakarım: Ne, 10 bin mi?
O sırada gözümün önünde şu sahne canlanır:
Bu 10 bin kişi adeta bir ağızdan, "Ya hu! Dostoyevski bile böyle diyorsa, biz........© Turktime
