menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

MÜSTEMLEKE GÜÇLERİN İPİNE SARILMANIN MEÇHUL AKIBETİ

8 0
22.04.2025

Dünyada tek başına, hiçbir devletle ilişkisi olmaksızın varlığını sürdüren ülke yoktur.

Nasıl, bir ülkede yaşayan insanlar, aileler, insan grupları, inanç ve düşünce mensupları, diğer kişilerle ve gruplarla ilişki ve etkileşim içinde yaşıyorlarsa, devletler arasında da benzer ilişkiler ve etkileşimler söz konusudur.

Kısaca tek başına, tam bağımsız, başına buyruk bir devlet olmak tamamen ütopyadır.

Fakat devletlerin birbirleriyle olan ilişkileri aynı değildir.

Bazı devletler arasındaki ilişkiler aşırı bağımlılık şeklinde söz konusu olmaktadır.

Bazı devletlerin iç ve uluslararası ilişkileri, diğer bazı devlet ya da devletlerin iradelerine, politikalarına, müdahalelerine, kararlarına büyük ölçüde bağımlıdır.

Bazı devletler, diğer devletlerin müstemleke aracı olarak hareket etmektedirler.

Bazı devletler, özellikle belli konularda alınacak kritik kararları, ilişkili hatta bağımlı olduğu ülkenin iradesinden bağımsız olarak alamazlar. Mesela başta Suudi Arabistan ve Mısır olmak üzere çoğu Orta Doğu ülkesi, Amerika’ya rağmen bağımsız politikalar geliştiremezler. Belki bu ülkelerin Amerika’ya karşı tek dirençleri, alınacak kararın rejimlerini tehlikeye düşürmek olması olabilir. Suudi Arabistan ve Mısır vd. bazı Orta Doğu ülkelerinin İsrail’in Gazze’deki katliamları karşısında Amerika’nın istemediği yönde kararlar alamamaları buna en belirgin misalleri teşkil etmektedir.

Bazı kereler, devletler birbirleri ile mutlak hasım gibi görünseler de, bazı durumlarda birbirlerinden bağımsız kararlar alamazlar; tehdit, boykot, ekonomik ya da askeri yaptırımlar vb. sebeplerle ya da karşılıklı muhtelif ilişkilere bağlı olarak, birbirleri ile kısmen ya da dönemsel olarak bağımlı politikalar uygulayabilmektedirler.

Bazı kereler, devletler, belli konularda, gizli ya da açık, bilinen sebeplerle bazı uluslararası politikalar karşısında sessiz ve pasif kalabilmektedirler.

Bütün bu ilişki türleri içinde, bazı devletlerin mukadderatının ve temel politikalarının bir başka (özellikle de müstemleke/sömürgeci/bazı kereler işgalci) ülkelerin iradesine bağlı olan ülkelerin, uzun süreli istikrar ve gelişim göstermeleri söz konusu olmayabilmektedir. Konjonktürel şartlardaki ve menfaat ilişkilerindeki esaslı değişiklikler, bu tür ülkelerin terkedilmesine ya da diğer ülkelerin etkileşimine açık hale gelmesine sebep olabilmektedir.

Devletlerin diğer ülkeler yanında uluslararası ya da uluslar üstü kuruluşlarla ilişkileri de söz konusu olabilmektedir. Bu ilişkiler kapsamında, devletlerin üyesi oldukları uluslararası ya da uluslar üstü kuruluşlarla ve bunların üyeleriyle olan ilişkileri genellikle belli disiplin içinde, karşılıklı menfaatlere ya da uzlaşılan normlara göre şekillenmektedir. AB, NATO, Avrupa Konseyi buna misal teşkil etmektedir.

Bazı ülkeler bu tür kuruluşlardan ayrılarak ya da dışlanarak, farklı yönelim ve politikalar oluşturabilmektedirler. İngiltere’nin AB’den ayrılması (Breksit) ve Rusya’nın Avrupa Konseyinden dışlanması buna misal teşkil eder.

Bazı ülkeler, özellikle de müstemleke ülkeleri, bazı terör örgütlerini “vekâlet savaşçısı” olarak kullanmaktadır. Bu terör örgütleri vasıtasıyla, bu örgütleri kullanan ülkeler, perde gerisi yönlendirmelerle, diğer bazı ülkelere yönelik silahlı ya da sosyal karmaşa içerikli eylemler gerçekleştirebilmektedir.

Terör örgütlerine bazı vaadlerde de bulunulmakta, bu vaadler ekonomik içerikli ya da hamasi mahiyette de olabilmekte, bazı kereler bağımsızlık vaadlerinde bulunulmaktadır.

Burada bazı........

© Turktime