menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Zor zamanların imtihanı…

38 29
12.10.2025

Mayıstan bu tarafa Gazze’de çözümün geleceğinden, Trump-Erdoğan arasındaki frekansın bu yolu açacağından bahsediyorduk…

Birazdan örneklerine de yer vereceğim.

Hâşâ, bu enaniyet gibi anlaşılmasın ama, zor zamanlarda bu tür cümleleri kurduğumuzda haddini aşarak istihza ile cevap verenlere ders olsun diye bunu yapıyorum.

Aynısını 2018’de “Üçüncü Dünya Savaşı geliyor, biz burada neleri konuşuyoruz?” dediğimizde de yaşamıştık.

Dört yıl sonra Üçüncü Dünya Savaşı’nı en çok konuşanlar yine oldu!

Bir benzerine Suriyeli muhaliflerin Halep ve Şam operasyonunda şahit olduk.

İran’ın propagandasına kapılıp, bu operasyonun Türkiye’ye değil, İsrail’e yarayacağında inat edenleri susturmamız günler, hatta haftalar sürdü.

Bir kısmı da hâlen aynı iddiada -ki, onların kastı derdi zaten farklı.

***

Trump’ın başkanlık döneminin, ABD-Türkiye arasındaki ilişkiler açısından yeni bir süreci başlatacağını söylediğimizde de durum değişmedi.

Niye? Çünkü “Trump öngörülemez adam. Ona güvenilmez” demek daha konforlu bir alandı.

Evet, haklılık payları vardı, lakin Türkiye’nin de yıllara yayılan bir strateji planı işliyordu, onu görmüyorlardı.

Suriye gibi, Gazze’de de yanılmadık çok şükür.

Trump’a değil, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın liderliğine ve Türkiye’ye güvendiğimiz için haklı çıktık.

Aynısını Suriye’de direnen terör örgütü YPG için de söylüyoruz, hep birlikte göreceğiz neticesini.

***

Şimdi pek çok analistin gözden kaçırdığı yahut görmemeye çalıştığı bir başka meseleye değinelim de, eksik kalmasın.

Bölgemizde huzursuzluk varsa, oluk oluk kan akıyorsa bunun bir sebebi İsrail (ve arkasındaki Batı ülkeleri) ise emin olun en az onlar kadar önemli bir başka aktör de İran’dır.

Sadece Suriye’de yaklaşık 600 bin Sünni Müslümanı tıpkı İsrail’in Gazze’de yaptığı gibi soykırıma uğratan İran rejimiydi.

Bunu defaatle dile getirmemize rağmen, hâlen Türkiye’de bazı siyasi partilerin, sivil toplum örgütü adı altındaki kişilerin ve ekranlardan inmeyen sözüm ona yorumcuların meselenin bu boyutunu görmezden gelmeleri, hatta Gazze meselesinde olduğu gibi, doğrudan İran’ın sözcülüğüne soyunmaları, en az içimizdeki Batı mandacıları kadar acı vericidir.

İran deyince elbet kardeş halkından bahsetmiyoruz, mesele yönetimindeki karanlık zihniyet.

Hamas lideri Haniye, Tahran’da güvenli bölgede nasıl suikasta uğradı mesela, öğrenebildik mi?

Peki ya İran Cumhurbaşkanı Reisi ve bakanlarının hayatını kaybettiği, helikopter enkazının kasıtlı olarak yanlış yerde arandığı kuvvetle muhtemel olan o tuhaf hadise!

Nereden dönüyordu Reisi?

Azerbaycan sınırında, Aliyev’le birlikte yaptığı iki barajın açılışından.

Oradaki son sözü ne olmuştu?

"Bazıları bizim bir araya gelmemizi ve ortak başarılarımızı hoş karşılamıyor fakat bunlar bizim için önemli değil."

Bu cümleyi kurduktan birkaç saat sonra helikopterinde öldü bir ülkenin Cumhurbaşkanı ve arkasını soran, kurcalayan olmadı.

Bu da bize, aslında İran’ın yönetim olarak da ne kadar zor ve çaresiz durumda olduğunu gösterdi.

Tıpkı eski Türkiye gibi.

***

Peki, yeni Türkiye öyle mi?

Öyle olmadığının ispatı, İsrail’in Katar’da yapmaya çalıştığı suikast girişimi.

Eğer Türk istihbaratı, Hamas yetkililerini Doha’daki İsrail bombardımanından dakikalar önce kurtarmasaydı, muhtemelen bugün Gazze’deki çözüm masasından bahsedemeyecektik.

Aynı şey Suriye için de geçerli.

Şam’ı kafasına göre bombalamaya kalkışan katil İsrail yönetimi, Şara’yı öldürmek istediğini kaç defa alenen beyan etti.

Yapabildiler mi?

Hep söylediğimiz gibi, bunda elbette Türkiye’nin gücü belirleyici ama, ABD’de Trump yönetiminin işbaşına gelmesiyle birlikte oluşan konjonktürü de göz ardı etmemek gerek.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinin ve tecrübesinin kıymetini biz içeride muhalif zevata anlatamıyoruz…

Trump ve Putin başta olmak üzere, onlarca lider uluslararası platformlarda söylüyor, yine kafaları basmıyor.

Önlerine Venezuela’daki Guadio örneği gibi sürekli bir kukla figür çıkarıyorlar, onların da yaptıklarını ettiklerini göre göre peşinden gitmeyi marifet........

© Türkiye