Yolsuzluktan paralel devlete…
Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan, 2013’te sızan İmralı tutanaklarında “Türkiye’de üç koldan paralel devlet çalışması var. Sıradan lobiler değil. ABD’de Yahudi, Ermeni ve Rum lobileri stratejik ve taktik müdahale ediyorlar. Her üçü de Anadolu çıkışlıdır. Sözde bir hükûmet var, sözde bir parlamento var. CHP ve MHP paralel devletin iz düşümleridir. AKP’ye de, medya ve iş adamlarına da sızmışlar, sadece MİT kalmış. Arkalarında devasa bir güç var” diyordu. Bahsettiği MHP içindeki paralel yapı, 2016’da çözüldü. FETÖ’nün yargıdaki kollarından aldıkları destekle partiyi olağanüstü kurultaya götürüp Devlet Bahçeli’yi devirme girişimleri sonuçsuz kalınca, ayrılıp başka parti kurdular. 2010’da Deniz Baykal’a kaset operasyonuyla başlayan siyaseti dizayn sürecinde, AK Parti ve MHP direndi, içlerindeki uru ayıkladı… Lakin, CHP’de durum tam tersi oldu. *** Kasetle koltuğa oturan Kılıçdaroğlu, görevde kaldığı 13 yıl boyunca hem FETÖ, hem de çözüm sürecinin dağılmasından sonra PKK terör örgütünün siyasi koluyla “Erdoğan’ı devirme” konusunda tam ittifak yaptı. İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirleri kazandıkları 2019 mahallî seçimlerinde elde ettikleri başarı ise dillerinin altındaki baklayı da çıkardıkları bir süreci başlattı. “Merkezî idare” yerine, federasyonla yönetilen devletlerde kullanılan ‘Merkezî hükûmet’, ‘yerel hükûmet’ kavramını ilk dillendiren isim CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu olmuştu. Ardından CHP’li eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve dönemin İzmir İl Başkanı Deniz Yücel benzer ifadeyle toplumu bu söylemlere alıştırmaya çalıştı. Keza o dönem CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da açık açık “CHP iktidarında yerel yönetim özerklik şartını mutlaka getireceğiz” diyerek, varmak istedikleri yeri........
© Türkiye
