menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir bayram gibi yaşamak

14 0
09.06.2025

Bayramlar sadece takvimde yer alan sevinçli günler değildir. Onlar, bir milletin ortak hafızasında saklı kalan güzelliklerin, yokluklar içinde var edilen umutların yeniden hatırlandığı mübarek zamanlardır. Ve her insanın bayramı biraz kendi çocukluğudur; biraz annesinin duası, biraz babasının alın teridir. Babam… Bazen elinde mala, bazen sırtında kürek… Güneşin altında kavrulurken aklında hep biz vardık. Bayram gelince belki üstümüzde yeni bir elbise yoktu ama soframızda paylaşılmış bir simidin huzuru vardı. Annem, “Her geleni Hızır, her geceyi Kadir bil” diye tembih ederdi. Ve biz, aç kalsak da gönlümüzü tok tutmayı öğrendik o sofralarda. Her bayram gelişinde, yüreğimde bir sızı belirir. Çünkü bayram dediğin, biraz da geçmişin yoklamasıdır. Hatıralar arasında gezerken, Konya’nın Ereğli ilçesindeki o küçük radyo istasyonundan yükselen bir ses gelir kulağıma: Abdurrahim Karakoç’un “Bayramlar Bayram Ola” şiiri. Çocuk kalbimle, şiirin son kıtasını hep korkuyla dinlerdim: “Yer-gök ‘Bayram’ dedi, ağzını açtı. Adam ‘Bayram’ dedi, evinden kaçtı… Ya babam da bir gün evinden kaçarsa? Ya yokluk onu da ağlatırsa? Ama o hiç kaçmadı… Her bayramda soframıza umut, kalbimize güven, avuçlarımıza dua serpti. Oysa herkesin bayramı aynı değildir.........

© Türkiye