Harabat ehline hor bakma Şakir! Defineye malik viraneler var...
Gözlerimi ovuşturarak pürdikkat kesildim. Evet evet, yanılmıyordum. Camide gördüğüm Yılmaz Zafer'di... Câmi-i şerif, minimini bir insan ormanı gibiydi bu mübârek gün. İnce uzun selvilerin koyu gölgeleri geniş bahçeye düşüyor, güneş ışınlarının sıcaklığıyla bir hoş olan serçeler, çılgın çığlıklarıyla ortalığı çınlatıyordu. Câmi-i şerifin kuzey cephesinde geniş bir şadırvan vardı. Beyaz Eskişehir taşlarından yapılmış bir biblo gibiydi... Namazdan sonra, çevreyi yeni gören bir seyyah hassasiyetiyle incelerken, câminin daima açık duran orta kapısındaki kalabalık dikkatimi çekti. Sayılmayacak kadar çok cemaatin toplanmasından, orada mühim bir zatın olabileceğini düşündüm. İçimden; “Herhâlde Cumâ vaazını yapan hatibe bir şeyler soruyorlar..." dedim, yürüdüm. Aklım fikrim kalabalıkta… Gayriihtiyari, tekrar döndüm baktım, kalabalığın tam ortasında bizim meşhur oyuncumuz durmuyor mu? Gözlerimi ovuşturarak pürdikkat kesildim. Evet evet, yanılmıyordum “Yılmaz Zafer…” diyerek gülümsedim. Saçlarını düzeltmek istiyormuş gibi her iki elinin........
© Türkiye
