Bu işte bir hile var!
*Türkçede hilenin menfi manası vardır. Arapçada hile, çare demektir. Türkçedeki hile, Arapçada "hüd’a" kelimesi ile ifade edilir. “Hile hurda” tabiri buradan gelir... Türkçeye hariçten giren kelimeler çoğu zaman yeni bir manaya bürünür. Mesela müsaade Arapça “yardım”; serbest, Farsça “başı bağlı” demektir. Türkçede ise bambaşka, hatta zıt manaya kullanılır. Arapçada hile, çare demektir. Türkçedeki hile, Arapçada "hüd’a" kelimesi ile ifade edilir ve "hile-i hüd’a" tabiri kullanılır. “Hile hurda” tabiri buradan gelir.
Hilenin Sevabı?
Hayattaki bazı zaruretler insanları çeşit çeşit tasarruflarda bulunmaya zorlar. Böylece fert, bazen günah işlemek, hatta inancını kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Bu gibi hâllerde, dinin gösterdiği başka bir hususî yoldan giderek mesele çözülür. Buna eskiden "hile-i şer’iye" denirdi. Hile-i şer’iye, böyle müşkül vaziyete düşen ferdi kurtarmak ve hareketlerinin meşru dairede kalmasına yardımcı olan çare ve tavsiyeleri ihtiva eder. (İbn Nüceym, el-Eşbâh ve’n-Nezâir) Bir de "hile-i bâtıla" vardır. Dinî hükümleri kurnazca kullanarak başkasının hakkını iptal etmek; dinin emrinden kaçınmaya denir. Buna şimdi kanuna karşı hile deniyor. Bu ikisini karıştırmamalıdır. Türkçede hilenin menfi manası bu mevzunun yanlış anlaşılmasına sebep olmaktadır. Hatta İmam Ebu Yusuf hazretleri, hile-i şer’iye yapanların dine uymak hususundaki hassasiyetleri sebebiyle ayrıca sevap da kazanacağını söyler. Hile-i batıla ise haramdır. Ulema dinin emrinden kaçınmak veya başkasının hakkını iptal etmek için yapılan hileleri gayrı ahlâkî bulmuştur ve buna karşı çıkmıştır. İbn Abidin, “Halka böyle hileler öğreten kimseler hapsedilir” diyor. Mesele, kulun, dinin sınırları içinde kalmasıdır. Yoksa insan herkesi, hatta kendisini bile kandırabilir; ama Allah’ı kandıramaz.
"Hile hurda"
Hile-i şer’iye usulü, Hanefi ve Şafii mezhebinin esaslarındandır. Fakültede hukuk sosyolojisi hocamız Hamide Topçuoğlu........
© Türkiye
