menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Zaferi doğru okuma zamanı!

38 4
24.01.2025

Gazze’de hiç bitmeyecek gibi duran savaş durdu. Bombalar ve silahlar susarak ateşkes sağlandı. Ateşkesin sağlanması ile birlikte Filistinlilerin kamplarında çok büyük bir sevinç olmuştu. Bu sevinç bilhassa ülkemizde ezici bir zaferin neticesi gibi servis edildi... Hâlbuki bu sevinç, kâbus gibi geçen neredeyse 1,5 yılın sonunda bir nefes alma sevinciydi. Bombalardan sonra soğuktan ve açlıktan evlatlarını kaybedenlerin, dayanılmaz acılarının sona ermekte olduğunu görmelerinin işaretiydi. Nitekim anlaşmanın duyulması ile birlikte insanlar kaçtıkları evlerine doğru son sürat hareket ettiler. Fakat bırakın evlerini bulmayı mahallelerini dahi görmediler. Hemen her yer neredeyse virane ve harabe olmuş durumdaydı. Bu acı hâli gözyaşları içinde görenler; “Savaş bize ait güzel olan her şeyi aldı götürdü”, “Derin bir acı içindeyiz”, “Birbirimize sarılıp ağlamanın zamanı geldi”, “Kutlama zamanı değil teselli zamanı” söyleriyle içinde bulundukları hâlet-i ruhiyeyi göstermeye başladılar. Ülkemizde klavyesinin başına oturup zafer çığlıkları atanların ne ana babası öldü, ne evlatları bombalarla parça parça edildi ve ne de eşleri ve kızları felaketlere uğradı. Bu bir zafer midir? Şayet buna zafer diyeceksek Filistin bir asırdır destan yazıyor dememiz lazım. Oysa Filistin’in elinde yüz yıl önceki topraklarından %2’si kaldı. ’i kaybedildi. Kaybedilen toprağı da harabe bir vaziyete düştü. Belini doğrultması, 7 Ekim’den önceki hâline dönebilmesi için kaç on yıl geçer bilemem. Resmî rakamlara göre 48 bin kişiyi kaybedeceksin, yüz bin kişiyi yaralı vereceksin, iki milyon kişi yerinden yurdundan olacak, 150 bin konut tamamen 200 bin konut kısmen yıkılacak 80 bin konut oturulamaz hâle gelecek ve bunu bir büyük zafer edasıyla nakledeceksiniz. Karşı taraf ise hiçbir mukayesede bunun onda birini yaşamış değil. Oysa ülkemizde zafer nutukları atan bu zevat savaşın başladığı ilk günde bütün İsrail alınmış gibi yaygara yapıyorlardı. Sonra felaketler yaşanmaya başlayınca nasıl olsa ölüyorlardı, bir an önce ölsünler tezine sarıldılar. Sonra günler boyunca Türkiye’yi suçladılar. İran’a methiyeler düzdüler. Savaşı başlattıranın ve İsrail’e alan açmak isteyenin İran olduğunu asla görmediler ve görmek istemediler! Türk ve İslam dünyasının, “13 günlük Suriye Zaferi"nden sonra bu defa da Gazze cephesindeki gerçek gücü mutlaka idrak etmeleri gerekmektedir.

Gazze zaferi kimin?

Türkiye boş durmuyordu. Filistin’de böyle alelacele girişilen bir savaşın olmasını ve ülkenin mahvolmasını asla istemezdi. Fakat kendisine danışan olmamıştı. Türkiye’nin hiçbir yerden buraya müdahale durumu yoktu. Suriye, İsrail için yıllar önce boşaltılmıştı. ABD ve Rusya’nın yanı sıra bu bölgede İsrail’in ekmeğine yağ süren İran ve Esad faktörü devam ediyordu. Bunlar burada olduğu müddetçe Türkiye’nin İsrail’e doğrudan bir yaptırımı çok zordu. Türkiye Suriye’ye karşı gerçekleştirdiği bir dizi harekâtla ancak sınırı boyunca bir alanı tampon bölge kılabilmişti. Bunda da büyük zorluklar çekmişti. Fakat derinden çalışmaları durmamıştı.........

© Türkiye


Get it on Google Play