menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sinsi fikirler ve yıkıcılık!

57 1
17.01.2025

Üç haftadır Emeviler ile alakalı yazılar kaleme almaktayım. Birçok okuyucum teşekkürlerini iletirken farklı sualler de gelmiyor değil. Bir okuyucum Hazreti Muaviye ile ilgili olarak Hasen-i Basri hazretlerinin naklini Muhammed Emin Yıldırım’ın videosunu göndererek peki bunu nasıl değerlendireceksiniz diye sormuş... Bu sual üzerine M. Emin Yıldırım’ın bir buçuk saatlik videosunu dinledim. Sonra ilk olarak bu videoyu dinleyen bir genç ne düşünür diye tefekkür ettim. Bir taraftan sık sık sahabenin hakkını teslim etmeye çalışacaksınız, bir taraftan onu korur ve kollar gibi tavır takınacaksınız. Diğer taraftan Hazreti Muaviye ile alakalı çeşitli rivayetleri kullanırken mutlak doğru hususlarmış gibi kendisini -tabiri caizse- hırpalayacaksınız! M. Emin Yıldırım en büyük hırpalamayı da Tabiinin büyüklerinden Hasen-i Basri hazretlerine atfedilen bir söz ile yapıyor. Buna göre Hasen-i Basri hazretlerine atfedilen sözler şöyledir: “(Güya) Hasen-i Basri şöyle dedi: Muaviye’nin dört özelliği vardı. Bu dördü değil de sadece birisi dahi olmuş olsaydı onu helak etmeye yeterdi. Onun bu özellikleri şunlardır: Birincisi bu ümmet içerisinde Resulullahın eshabı ve faziletli insanlar olmasına rağmen bu görevi kılıç zoru ile alması için ümmetin başına musallat olmasıdır. İkincisi kendisinden sonra sarhoş içkici sürekli ipek giyip çalgılarla meşgul olan oğlunu veliaht edinmesidir. Üçüncüsü Ziyad’ı kendi nesebine katmış olmasıdır. Hâlbuki Resulullah bu konuda şöyle buyurmuştur. (Çocuk doğduğu yatağa aittir, zina eden kişi de recmedilir. Dördüncüsü Hucr bin Adi ve adamlarını öldürmüş olmasıdır. Hucr’dan dolayı Muaviye’nin vay çekeceğine! Hucr’dan ve Hucr’un adamlarından dolayı Muaviye’nin çarptırılacağı cezalar ve işkenceler ne dehşettir!” Bazen dinî bir mesele konuştuğumda bana sen tarihçisin işine bak diyenler var. Hâlbuki ölçüleri bilen için dinî mevzularda konuşmak kolaydır. Zira iman ve ibadet konularındaki meseleleri İslam âlimleri dinî delillerden (Kur'ân-ı kerim, Sünnet, İcma, Kıyas-ı fukaha) en açık detayıyla doğru olarak ortaya koymuşlardır. Çünkü insanlar bunları bilmek, iman etmek ve yaşamak mecburiyetindedir. Siz bozuk veya sapık insanları konuştuğunuzda sen tarihçisin, fizikçisin işine bak bu işlere karışma diyorsa bilin ki o adam bozguncunun ta kendisidir. Yolu bozmakta, İslam’ın temiz suyunu bulandırmakta ve karşı çıkanları da “sus konuşma” diye tehdit etmektedir. Aksi hâlde konuşma diyecek yerde size cevap vermesi gerekirdi. Tarihî konularda ise çoğu kez doğru ile yanlışlar birbirine sık sık karışmaktadır. Zira bunlar eserin yazarına, aldığı mehazlara veya bilgileri duyduğu şahıslara göre değişmektedir. İnsanlar birilerinin ağzından yalan yanlış rivayetler de uydurabilmektedir. Nitekim Peygamber Efendimizin hadislerinin naklinde Ehl-i sünnet âlimleri kılı kırk yararcasına itina göstermişlerdir. Bugünkü bazı zevat ise, Ehl-i sünnet büyüklerinin hadislerini temel hadis kaynaklarını reddetmek hususunda kılı kırk yarmakta iken tarihçilerin sözlerine mal bulmuş Mağribi gibi yapışmaktadırlar. Bu durum elbette iyi niyet gösterisi değildir. Müslümanların zihnini ve itikadını sinsice bozma girişimleridir. Ehl-i sünnet onu sever ve över! Hasen-i Basri hazretlerinin Hazreti Muaviye hakkındaki ifadelerini işte bu noktada tam bir........

© Türkiye