Çözülme
Her şeyin merkezine parayı koymuş durumdayız. Bütün kapılar onunla açılıyor veya kapanıyor. Seksenli yıllara kadar şöyle veya böyle taşıdığımız hasletlerimizden eser kalmadı. Utanma meziyetimizi bile kaybettik. Artık kimsenin ne yüzü kızarıyor ne başı öne eğiliyor. Kibirli utanmazlar toplumu olduk. Bu noktaya nasıl geldik sorusunun cevabı buradan çıkışın yolunu da gösterecek. Mamafih yüz senede indiğimiz çukurdan ne kadar zamanda çıkabiliriz bilemiyoruz. Zira Tanzimat’tan beri gelen bir yozlaşma var. Önce aydınlar bu milletin değerlerine yabancılaşmaya başladı. Cumhuriyetle birlikte iş daha da değişti. CHP zihniyeti eliyle bozulma ve çözülme sanki devlet eliyle yürütüldü. Neticede üç çeyrek asırlık bozulma son dönemde savrulma şeklini aldı. Sadece belli kesimler değil toplumun hemen tamamı bu savrulmayı yaşıyor. Çocuklar elimizden çıktı. Ecdadımız ağaç yaşken eğilir demişti. Biz ağacı 18 yaşından sonra eğmeye çalıştığımız için netice alamıyoruz. Üstelik elimizde bir gönye de yok. Daha doğrusu gönye var da bizim elimizde değil. Ne tarafa ne kadar eğeceğimizi bilemiyoruz. Çözülme nerede durur, dibe yakın mıyız bunları da bilemiyoruz. İşi tersine döndürecek gelişmeler maalesef yok. Yapılan her şey kabukta dolaşmak. Öze inmeye dair en ufak bir adım atılmıyor çünkü karar mercileri böyle bir ihtiyaç olduğunun farkında değil. İmam Hatip okulları açmakla dindar nesil yetiştireceğimiz zannediliyor. Hâlbuki mühim olan o dört duvarın içini nasıl doldurduğunuz. Bütün okulları İmam Hatip yapsak dahi netice alamayız. İnsanları ancak temiz bir itikat kötülüklerden alıkoyar. Temiz itikattaki insanlar hiç mi yanlış yapmaz? Elbette bunu söylemiyoruz. Fakat insanlık icabı yapılan yanlışlar samimi bir tövbe ile buharlaşır gider. Cemiyetin canına okumaz!.. Yaşadığımız hadise çok farklı. CHP’nin bir kâbus gibi memleketimize çökmesiyle başlayan hadiseler planlı ve programlı idi. Tıpkı FETÖ hadisesinde olduğu gibi projeler dışarıdan planlanıyor, içeridekiler tarafından uygulanıyordu. Osmanlıdan kalan ne varsa hepsiyle düşman gibi mücadele ediliyordu. Din-i mübine savaş açıldığını gören milletimiz bu konuda devlete güvenemeyeceğini anlayınca kendi imkânlarıyla dinini öğrenmeye başlamıştı. Bu ameliye hükûmetin amansız takibi sebebiyle kaçak-göçek yapılıyordu. Buna rağmen Osmanlıdan intikal eden doğru kaynak eserler, itikadı düzgün insanlar ve tefessüh etmemiş toplum büyük bozulmayı önlüyordu. Bu da genç nesillerin Müslümanca yetişmesine sebep oluyordu. Varlık sebebi İslam’a ve Müslümana düşmanlık olan CHP’nin bunu kabullenmesi mümkün olamazdı, olmadı da. Nitekim 1950’de seçimi kaybedeceğini anlayınca apar topar Ankara İlahiyatı açtı. Burası, hocaları ve müfredatı ile tam bir felaketti. Bu milletin bozulmayan itikadını hem de İlahiyatlar eliyle bozacaklardı. Düşünün Ankara İlahiyat Fakültesi’nde namaz kılan hoca yoktu! Burada yetişenler güya........
© Türkiye
