menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yol uzun

35 8
12.10.2025

Köyün kenarında sükûnetiyle konuşan bir çeşme vardı. Kim bilir kaç yolcunun susuzluğunu dindirmiş, kaç garibin duasını işitmişti. O çeşmenin taş basamağında her akşam iki yaşlı adam buluşurdu. Biri Hasan Ağa, diğeri Derviş Ali idi. Her ikisi de ömrünün son demlerindeydi ama sözleri hâlâ genç bir kalbin sıcaklığıyla yankılanırdı.

Hasan Ağa, gençliğinde diyar diyar gezmiş, nice kervanlara katılmış, nice yollardan geçmişti. Ayağının bastığı taşlar bile onu tanırdı. Fakat yıllar geçtikçe yolun ne kadar uzun değil, insanın ne kadar eksik olduğunu anlamıştı. Derviş Ali ise hiç köyden çıkmamıştı. Ama gönlü, ufuklardan da öteye, insanın içine doğru yürüyen bir dervişti. Onun yolculuğu haritada değil, kalbin derinliklerinde yaşanırdı.

Bir akşam güneş, dağların ardından sızarken Hasan Ağa bastonuyla toprağa bir çizgi çekti. “Bak Ali,” dedi, “şu çizgi var ya… Benim ömrüm bu işte. Eğri başlamış, eğri bitiyor. Düz tutamadım yolu.” Derviş Ali hafifçe tebessüm etti, dudaklarının arasından bir dua süzüldü: “Kardeşim, çizginin eğriliği........

© Türkiye