Tarihî kervan yollarından “Kalkınma Yolu Projesi”ne
Mahmut Kemal Aydın
İhlas Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Özünü yardımlaşma duygusundan alan ve günümüze de bazıları ulaşan kervan yollarındaki kervansaraylar, vakıf medeniyetinin en güzel numunelerindendir. Orta Doğu’da hayata geçirilmesi için ilk adımlar atılan “Kalkınma Yolu Projesi” ise eski kervan yollarını akıllara getirmektedir. Kervansaraylar devlet tarafından değil, ya sultanlar ya sultan hanımları ya da varlıklı devlet adamlarının kendi keselerinden inşa edilmiştir. “Kervan” kelimesi, Farsça “kârban” kelimesinden türemiştir. Selçuklular Anadolu’yu fethettikten sonra, milletlerarası bir ticari merkez hâline getirdiler. Antalya’nın ve Alanya’nın fethedilmesi, Kıbrıs, Suriye ve Mısır’la deniz yolu ile ticaret yapılmasına imkân sağlamıştır. Kuzeyde Sinop’un fethi ve Kırım’a düzenlenen Suğdak Seferi, Karadeniz üzerinden kuzey ülkeleri ile yapılan ticareti büyütmüştür. Zaten Anadolu’nun diğer büyük şehirleri olan Erzurum, Sivas, Konya ve Kayseri gibi vilayetlerde büyük ve canlı bir ticaret cereyan ediyordu. KERVANSARAYLAR Bu ticarette ise kervansarayların mühim bir yeri vardı. Türkçemizde kullanılan “kervan” kelimesi, Farsça “kârban” kelimesinden türemiştir. Kervansaraylar; şehirler arasındaki ana yollar üzerinde kervanların ve yolcuların konaklamaları için yapılan hayır kurumlarıdır. Asya’da Türklerden kalan ilk kervansaraylar, Gazneliler ve Karahanlılar devrinde inşa edilmiş olup o zamanlar “ribat” diye isimlendirilmiştir. Kervansarayların en eski örneği olarak 1020 yıllarında Gazneli Sultan Mahmud tarafından Tus-Serahs yolu üzerinde yaptırılan Ribat-ı Mahi öne çıkar. Büyük Selçuklular döneminde ise Karahanlılar ve Gaznelilerin yaptıkları ribatlardan daha ihtişamlıları inşa edilmiştir. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey zamanında, taş ve tuğladan Anuşirvan Kervansarayı yapılmıştır. Sultan Melikşah tarafından Nişabur-Sebzevar yolunda savaş zamanında askerî üs olarak kullanılan Ribat Zafrani inşa edilmiştir.
ANADOLU’DAKİ KERVANSARAYLAR
Özünü yardımlaşma duygusundan alan, vakıf sistemi sayesinde, uzun yıllar hizmet veren ve günümüze bazılarının kalıntıları kalan kervansaraylar, genellikle yaya yürüyüşü ile 10 saatlik (yaklaşık 40 kilometre) aralıklarla kurulurlardı. Kervansarayların yaşaması ve hizmetlerin görülebilmesi için, kurucuları tarafından evler, dükkânlar, fırınlar, değirmenler, hanlar, hamamlar, tarlalar, araziler, çiftlikler ve köyler gibi gelir getirici akarlar vakfedilirdi. Şu hususu vurgulamak gerekir ki, yapılan kervansaraylar devlet tarafından değil, ya sultanlar ya sultan hanımları ya da varlıklı devlet adamlarının kendi keselerinden inşa edilmiştir. Yaptıranlar servetlerinin önemli bir kısmını da kervansarayların hizmet verebilmesi için bu binalara vakfetmişlerdir. İşte bunun için “Türk İslam Medeniyeti” âdeta bir “Vakıf Medeniyeti”dir. Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan tarafından ilk olarak kervansaray yapımına başlanmıştır. Yaklaşık yüz yıllık bir zaman zarfında, Anadolu’daki bütün ticaret yolları kervansaraylarla bezenmiştir. Kaynaklar Anadolu Selçuklu ve Anadolu Beylikleri döneminde toplam 270 civarında kervansaray yapıldığını kaydetmektedir. Ticaret yollarının Anadolu’yu bir ağ gibi sarmasının sebebi, yolların güvenliği, merkezî otoritenin kuvvetliliği ve kervanlara ve yolculara hizmet verecek kervansaraylarının bulunmasıydı. Kervansaraylarda, insan ve hayvanlarının her çeşit ihtiyacını karşılayacak, yem, yiyecek içecek, bol su, mescit, hamam, at ve öküz arabalarını tamir edecek ustalar, kıymetli eşyaların konulacağı kilitli, depolar bulunurdu. Kervansaraylarda yazın kapalı mekânlarda hayvanlar, açık mekânlar da insanlar ve arabalar kalırdı. Kervansaraylara gelen kervanlar hava kararmadan içeri girmek, aydınlanmadan da dışarı çıkmak zorundaydı. Dışarı çıkmadan önce ortaya çıkan tellal, kervanların eksik ve yitik bir şeylerinin olup olmadığı sorar, eğer bir eksiklik veya kayıp varsa, kapılar bu eksiklik giderilmeden veya kayıp bulunmadan açılmazdı. Kervansaraylarda her tür milletten insan kalabilirdi. Kervansarayın büyüklüğüne göre yolculardan ve kervanlardan üç ila yedi gün hiç para alınmazdı. Yeni yol güzergâhlarının ortaya çıkması üzerine Osmanlılar da kervansaray yapımına devam ettiler. İstanbul’u, Suriye üzerinden Mekke ve Medine’ye bağlayan yol üzerinde hacıların her türlü ihtiyaçlarını karşılamak üzere........
© Türkiye
visit website