Sürgün ve zulüm diyarı Sibirya’nın dünü bugünü
Dr. Mehmet Can
mailmehmetcan@gmail.com Sibirya Sovyet Rusya devrinde soğuk, sürgün, işkence, ölüm ve zulümle anılırdı. Ruslar Birinci Cihan Savaşında esir aldığı yetmiş bin Osmanlı askerini, hayvan vagonları ile Sibirya’nın en ücra köşelerine sürmüştü. Bugün bu coğrafyada farklı bir tablo var… Sovyet Rusya zamanında Sibirya’da kapanan camiler açılıp birçok yeni cami ve medrese de yapılmaya başladı. 19. ve 20. asırda sürgün, ölüm ve fakirlik diyarı olan Sibirya bugün ekonomik ve sosyal yönden nispeten daha huzurlu bir coğrafyadır. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Müslümanlara geniş ibadet hürriyetini tanımaktadır. Türkiye’de birçok insan 1990’lı yıllara kadar ne Rusya içlerinde yaşayan Türk halklarından ne de Sibirya’dan yeteri kadar bilgi sahibi değildi. Çünkü ülkemizden herhangi bir kimsenin o coğrafyalara gitmesi mümkün olmadığı gibi, aynı şekilde orada yaşayanların da Türkiye’ye gelmeleri imkânsızdı. Zira Rus idarecileri bunu casusluk olarak görüyor, insanları “Pantürkizm” veya “Panislamizm” suçu ile yargılıyordu. İşte bu katı uygulamalar dolayısıyla korkutulan ve sindirilen Sovyet Rusya’sında yaşayan Türkler seyahat, ibadet ve haber alma hürriyetinden mahrumdu. Merhum Türkistan Tarihçisi Dr. Baymirza Hayit bütün eserlerinde bunları anlatmaya çalıştı. Kitaplarını okuduğumuzda bütün arzusunun “Türkistan Araştırmaları Enstitüsü”nün kurularak, bu sahada çalışan uzmanların bir araya gelip o dönemi, Türk yurtlarında uygulamaya konulan “sosyal ve kültürel” durumların müzakere edilmesi olduğu açıkça görülür. Aynı davaya gönül vermiş birisi olarak bu düşüncenin bir gün gerçekleşeceği, hayata geçirileceği kanaatindeyiz. Zira Sovyet devrinde meydana gelen hadiseler tam manası ile gün yüzüne çıkarılmış değildir. Biz de bu maksat ile her iki dönemi karşılaştırmak, Rusya’daki gelişmeleri yakından görebilmek için birçok defa Rus coğrafyasının çeşitli bölgelerine seyahat gerçekleştirdik. O devri yaşayıp, hayatta olanlardan, dünyanın her zaman olduğu gibi kör ve sağır kaldığı durumları dinleme fırsatı bulduk.
İLK ROTAMIZ SİBİRYA
Sibirya Asya’nın Kuzeyinde Ural Dağları ile Büyük Okyanus arasında Rusya Federasyonu’na bağlı uçsuz bucaksız bir coğrafyadır. İçinde yüksek dağlar, birçok akarsu ve göl vardır. Dünyanın en büyük beşinci nehri olan “Obi” ve yine dünyanın en derin gölü “Baykal” buradadır. Ülke balta girmemiş ormanlarla kaplıdır. Nehirler kışın donduğu için üzerlerinden her türlü vasıta geçebilmekte, köprülere ihtiyaç kalmamaktadır. Kışları hava sıcaklığı ortalama -46 derecedir. Petrol, gaz maden ve kereste bakımından çok zengindir. Burası aynı zamanda da Türklerin ilk ortaya çıktığı bölgedir.
PEK ÇOĞU AÇLIKTAN, SOĞUKTAN ÖLMÜŞTÜ!
Sibirya 20. asırda, Sovyet Rusya devrinde soğuk, sürgün, işkence, ölüm ve zulümle anılırdı. Ruslar Birinci Cihan Savaşında esir aldığı yetmiş bin Osmanlı askerini, hayvan vagonları ile Sibirya’nın en ücra köşelerine sürmüştü. İkinci Cihan Harbinden sonra da Kırım-Kafkasya ve Ahıska Türkleri; Ayrıca Türkistan’dan pek çok milliyetçi, dindar ve zengin kimseler Sibirya’ya mecburi göçe tabi tutuldu. Sürgün edilenlerin pek çoğu açlıktan, soğuktan öldü. Sovyet makamları kendi ideolojisini Türkistan coğrafyasında yayabilmek için muhalif bir düşünce yapısı ile karşılaşmak istemiyordu. Bu maksatla camileri, kütüphaneleri yaktılar, yıktılar. Bilhassa........
© Türkiye
