menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Osmanlı vakıf medeniyetinde pay sahibi bir hanım: Mihrişah Valide Sultan

11 12
11.05.2025

Mahmut Kemal Aydın
İhlas Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı
mahmutkemal.aydin@ihlas.com.tr Mihrişah Valide Sultan önemli vakıf müesseseleri kurarak eğitim, din ve sosyal hizmetler alanlarında vakıf faaliyetlerini yoğunlaştırmış, bu hizmetlerin dünya durdukça yürütülebilmesi için hatırı sayılır şahsi mal varlığının büyük kısmını vakfetmiştir. Kendini hayır hasenat işlerine adayan Mihrişah Valide Sultan, hizmetlerini kalıcı kılmak için vakıf kurmuştur. Osmanlı vakıf medeniyetinde en önemli pay, valide ve haseki sultanlara aittir İslam coğrafyasındaki vakıf medeniyetinde en büyük pay Osmanlılara aittir. Osmanlı Devleti, İslam dininin öngördüğü, vakıf sistemini, dinî vecibelerden biri ve sosyal adaletin tesisi için çok önemli bir müessese olarak görüp geliştirmiştir. Şöyle ki, Osmanlıların kurduğu medeniyet, bir hayır toplumu olarak inşa edilmiştir. Osmanlılar, Sevgili Peygamberimizin (aleyhisselam) “İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır” hadisi şerifini şiar edinerek bu medeniyetin merkezine “Vakıf Sistemi”ni yerleştirmiş, hayatın her sahasına vakıf eliyle dokunmuştur. Osmanlı vakıf medeniyetinde en önemli pay, valide ve haseki sultanlara aittir. Valide ve haseki sultanlar ise Osmanlı sarayının bir parçası olan Harem-i hümayunda yetişmişlerdir. Harp hukuku neticesinde Osmanlıya getirilen cariyelere, Topkapı Sarayı’nın önemli bir bölümünü teşkil eden ve aynı zamanda bir okul olan Harem-i Hümayun’da ders verilirdi. Osmanlı padişahının, devleti idare ettiği, aynı zamanda da padişahın evi olan sarayda, valide sultan, haseki sultan, şehzadeler ve hanım sultanların yanında en kalabalık grubu cariyeler meydana getirirlerdi. Hareme alınan kızlar, ilk olarak ebeler ve usta cariyeler tarafından muayene edilirdi. Bir özrü bulunanlar saraydan çıkarılırdı. Saray cariyesi olanlara ilk olarak güzellikleri, karakter ve fiziki görünüşlerine uygun, farsça bir isim verilirdi. Mesela Gülnuş gibi... Haremdeki cariyeler evvela acemi statüsünde bulunurlar, daha sonra çeşitli hizmetlerde yer alarak yükselirler, “kalfa” ve “usta” gibi unvanlar alırlardı. Cariyelere el işleri, saray âdetleri dışında dinî bilgiler de verilirdi. Evvela Kur’ân-ı kerim okuması öğretilir, günlük ibadetlerini yapabilecek seviyeye getirmek için, abdest, namaz, oruç bilgileri her gün verilirdi. Namazlarını vakti girer girmez kılarlardı. Şu hususu da tebarüz ettirmek gerekir ki, cariyelerin tamamı padişahın odalığı değildi. Cariyelerin ekserisi ya valide sultanın ya padişahın hanımlarının veya haremin hizmet birimlerinde görevliydiler. Padişahın has odalığı olan kadınlardan çocuk doğuranlar ise “Haseki” veya İkbal adını alırlardı. Hasekilere “Hanım” veya “Hanımefendi” diye hitap edilirdi. Şayet haseki bir erkek çocuk doğurmuşsa “Haseki Sultan” unvanını alır ve başına değerli taşlarla süslü taç takılırdı. Emrine birçok kalfa ve cariye verilirdi. Padişah hanımlarından, oğlu tahta geçen hasekiler ise valide sultanlık makamına erişir ve Harem-i Hümayun’un en itibarlı hanımı olurlardı. Valide sultanlar sarayda en yüksek maaşı alan kişilerdi. Valide sultanların kalabalık bir maiyetleri vardı. Haremi, Haznedar Usta vasıtasıyla idare ederlerdi. Padişahlar valide sultanlarına karşı son derece saygılı davranırlardı. Ancak, valide sultanlar oğullarına ismiyle hitap edemez, “Aslanım” derlerdi.

Eyüp Mihrişah Valide Sultan Külliyesi

MİHRİŞAH VALİDE SULTAN

İşte onlardan biri olan Mihrişah Valide Sultan, 1746’da Kafkasya’da doğmuş olup aslen Gürcü’dür. Sultan III. Mustafa ile padişah olduktan sonra 1760'ta evlenmiş, 1774 yılında padişahın vefatına kadar evli kalmışlardır. Mihrişah Sultan, 1761 yılında III. Selim’i dünyaya getirerek hem şehzade anası hem de III. Mustafa’nın başkadını olmuştur. Haremi Hümayun’da 33 yıl müddetle hiçbir Osmanoğlunun dünyaya gelmemesi üzerine, Şehzade Selim’in doğumu, saltanatın devamı açısından çok önemli görülmüştür. Bu sebeple, İstanbul’da 7 gün 7 gece süren “şehrâyin” şenlikleri yapılmıştır. Mihrişah Sultan, III. Mustafa’nın aniden vefatıyla âdet olduğu üzere, Beyazıt’taki Eski Saray’a gönderilmiştir. Mihrişah Sultan, I. Abdülhamid’in 15 yıl süren saltanatı boyunca burada kalmıştır. 1789 senesinde oğlu Sultan III. Selim’in padişah olması üzerine, valide alayı ile Topkapı Sarayı’na dönerek, Valide Sultan unvanını almıştır. Kendini hayır hasenat işlerine adayan Mihrişah Valide Sultan, hizmetlerini kalıcı kılmak için vakıf kurmuştur. 1805 yılında 60’lı yaşlarda iken Topkapı........

© Türkiye