menu_open
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Maziden bugüne çilenin çilesi

18 1
17.11.2024

Prof. Dr. Suat Ungan Eski dönemde çilesini tamamlamadan çileden çıkan kişilere “çileyi kıran” denilmekteydi. Günümüzde çile çeken kişiye “çilekeş” denilmektedir. Geçmiş dönemlerde ise çilesini tamamlayanlara çilekeş denilirdi. Geçmişin rızaya dayanan ve manevi bir anlamı bulunan çile kelimesi günümüzde başka şekle dönüşmüştür. Türk edebiyatının en büyük şairlerinden olan Şeyh Galip, Hazreti Mevlâna’nın teneffüs etmiş olduğu havayı solumak, daha fazla vecd hâlini yakalayabilmek için İstanbul’dan Konya’ya gidip Çelebi Mevlevi Tekkesi’nde çileye girmiştir. Tasavvufun çileli yolu, insanı olgunluğa eriştirecek güzellikleri içerisinde barındırmaktadır. Tasavvuf edebiyatımızın en önemli kavramlarından birisi olan çile kelimesi, dünyevi emelleri dile getiren bir mefhum hâline dönüştürülmüştür. “Çileli hayat”, “çile doldurmak”, “çile dolmak”, “çile çekmek”, “çile çıkarmak, “çileden çıkmak” mefhumları tasavvuf kültürümüzde rızaya dayanan gönüllü bir zora talip olma hâliydi. Farsça kırk anlamına gelen “çihl” kelimesinin bozulmuş hâli olan çile kelimesi, nefsin baskısından kurtulup ruhu yüceliğine eriştirmek için kişinin nefsine yapmış olduğu müdahaleyi ve baskıyı anlatır. Kırk gün kırk gece sıkı bir perhiz ve mahrumiyeti içerir. İnsanın yemeden, içmeden, uykudan, bedenin arzularından uzak durmak için tenha bölgelere çekilme, ibadete kendini verme, zikir çekme, dua etme sürecine çileye girmek, çile çekmek denilmektedir. Cenab-ı Allah’a ulaşmanın yolunun dünya nimetlerinden uzaklaşmakla olacağı düşünülmektedir. İnsanlar nefislerini ezerek kibirlerini yok etmeyi amaçlamışlardır. Arapçada kırk manasına gelen ‘erbain’ kelimesi de çile manasında kullanılmaktadır. Ayrıca itikâf kelimesi de bu amaçla kullanılmaktadır. İtikâfın bir yerde hapsolmak, bir yere bağlanıp kalmak anlamları bulunmaktadır. İtikâfa genelde camilerde girilmektedir. Mevlevilerde çile çekme, tekkenin mutfak hizmetleri ve diğer ihtiyaçlarını gidermek suretiyle 1001 gün sürmektedir. Çok uzun ve meşakkatli bir zaman olan bu sürede çileye giren can, mutfakta “ayak hizmetleri” aşamasından başlayarak pazardan tekkenin yiyecek ve ihtiyaçlarını karşılamak üzere “pazarcı” olduktan ve “hücre çilesini” yerine getirdikten sonra çilelerini tamamlamış olurlar.

ÇİLENİN KÖKENLERİ

İnsanların dünya nimetlerinden el etek çekerek kendilerini ibadete vermeleri hemen hemen her dinde görülen bir anlayıştır. Eski Hint rahiplerinin en önemli özelliği, asgari elbise ve eşyalarının dışında başka mallarının olmaması, fakr hâlinde, bekâr ve gezgin yaşamaları olmuştur. Istırap içinde yaşamak bir övünç, hayat tarzı olmuştur. Olaylar anlatılırken abartıya kaçma özellikle Hint mitolojisinde fazladır. Özellikle burada yaratıcı ile aralarındaki ilişkide affedilmek için yapılan eylemlere bakıldığı zaman abartıda da abartıya kaçıldığı görülmektedir. O’Flaherty “Hindu Mitolojisi” adlı eserinde affedilmek için on binlerce yıl Tanrıya insanların yalvardığını, büyükbabasının vermiş olduğu görevi yapmayan tanrıçanın kendisini affettirmek için on beş bin yıl tek ayaküstünde yaşadığını, sonra yirmi bin yıl bir şey yemediğini, sekiz bin yıl su içinde kımıldamadan durduğunu, sonra Himalayalarda tanrılarına kurban........

© Türkiye


Get it on Google Play