menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mal ayrılığı rejimi ve nafaka

8 22
08.09.2024

Ahmet Fehim Hukukçu Yazar Nafaka ve mal rejimi konusu aslında iki madde ile çözülecek konulardır. Bunun sağlanabilmesi için, yürütmenin açık iradesi lazımdır. Türk kültürüne bütünüyle aykırı olan bu düzenlemelerin yeniden yazılmasını, bu maddelerin bütün olarak kaldırılmasını ve yeni düzenlemenin ise çok sade olması gerektiğini düşünmekteyiz. Türkiye’de Aile Mahkemeleri’nde ortalama yıllık 300 bin dava dosyası bulunmaktadır. Eşler ve çocuklar ile birlikte yıllık en az 1 milyon 500 bin insanı alakadar eden bir dava ilgilisi ile karşı karşıyayız. Medeni Kanun’da yeni yapılacak düzenlemelerde, birinci amaç ailenin korunması olmalıdır. EYT’den emekli olan Ali beyin canı çok sıkkındır. Bu yüzden Üsküdar sahiline iner ve Kız Kulesi’nin karşısındaki banka oturur. Sarayburnu’na doğru dalar gider. Yanına oturan otuzlu yaşlardaki Polat beyin oturduğunu görmez bile... Polat ise nişanlısı Elif ile buluşmak için gelmiştir. Elif’le her zaman oturduğu banka EYT emeklisi Ali beyin dalgın dalgın oturduğunu görünce, sesini çıkarmadan bekler. Biraz sonra avukat Elif hanım da gelir. Ali bey, hâlâ ne Polat’ın ne de Elif’in farkındadır. Polat, bu esnada oradan geçmekte olan çaycıdan üç ay çay ve üç simit satın alır. Birini kendisi alır, birini Elif’e verir. Birini de Ali beyin yanına koyar. Sonra da Ali beye seslenir: Hemşerim, ne o Karadeniz’de gemilerin mi battı? Ali bey bir anda kendisine gelir; yanında Polat ve Elif’i görünce şaşırır. Ali bey: Kusura bakmayın, sizin aşk bankınıza mı oturmuşum. Bana müsaade, diyecek olur. Lakin, Polat müsaade etmez. Polat: Anlat bakalım, senin bir derdin var anlaşılan. Ben Polat ve avukat Elif hanım burada. Sana yardımcı olalım. Ali bey gözlerine ve kulaklarına inanamaz. Önüne konulan simitten bir parça koparır ve çaydan bir yudum içer. Sonra da anlatmaya başlar: Yaşamak zor. Evlenmek zor. Anladım ki, boşanmak hepsinden zormuş Polat bey. Polat: Boşanmak mı? Ali bey: Evet, bir firmada güvenlik görevlisi olarak çalışıyordum. Yaşım kırkı geçmişti. Ekonomik sebeplerle evlenememiştim. Bu sırada EYT hakkı çıktı. İş yerim, beni emekli etti ve toplu bir de para verdi. Bu para ile evlenelim dedik. İş yerindeki müdürüm, benim bir yeğenim var. Onun da yaşı otuzu geçti. Sizi evlendirelim dedi. EYT’den aldığımız toplu paraya, biraz da borç katıp “borç harç” evlendik. Polat: Ne iyi ya, hayırlı bir işe sebep olmuş müdürün. Ama Ali bey menfi cümlelerle devam eder konuşmaya: Bir yıl sonra üst üste gelen zamlar sebebiyle emekli maaşı yetmemeye başladı. Aylık on beş bin lira emekli maaşı alıyorum. Her gün evde sözlü münakaşa çıkmaya başladı. Bu arada babam vefat etti. Ondan kalan para ile bir araba aldım. Hanım “Ev alacaksın!” dedi. Arabayı sattım. Bankadan da para çektim. Borçlandım, bir oda bir salon bir ev aldım. Elif “Başınızı sokacak bir yeriniz olmuş. Ne güzel” diye araya girer.

EŞİM TUTTU BOŞANMA DAVASI AÇTI!

Ali bey bu defa dehşet uyandıracak şeyler anlatmaya başlar: Eşim, bundan sonra, tuttu benim aleyhime geçimsizlikten boşanma davası açtı! İki de şahit buldu, eşim bana hakaret ediyor diye. Mahkeme, ilk celsede bizi boşadı. Aylık beş bin lira yoksulluk nafakasına hükmetti. Ömür boyu ödeyecekmişim. Babamdan kalan para ile ev aldık ya, onun da yarısını hanıma verdiler. Mal ortaklığı diye... “Aile konutu” dedi eşim ve savcılığa müracaat ederek beni evden çıkarttı. Şimdi ayda beş bin lira yoksulluk nafakası ödemek zorunda olan, evi de elinden gitmiş, yuvası yıkılmış bir vatandaş olarak sokakta kaldım. Ben de buraya geldim. Düşünüyorum, “Ne yapmalıyım?” diye. Bu adalet mi Polat bey? Elif........

© Türkiye


Get it on Google Play