İhmal edilen millî kültür meselemiz
Dr. Mehmet Can Türkiye’nin maddi kalkınma için büyük gayret gösterdiği inkâr edilemez. Ne var ki kültür meselesinin yıllardır ihmal edildiği her platformda dile getirilmektedir. Burada sorulması gereken esas soru şudur: Asırlardır bütün insanlığa merhem olan millî ve manevi kültürümüz, niçin ve nasıl ihmal edilir? Buna kim engel oluyor? Bugün bizde bir lise talebesi kendi millî kültür meselelerini yakinen bilmez. Öğrenciler Batılıların kurduğu devletleri, Antik Çağ’da yaşamış olan milletleri en ince teferruatına varıncaya kadar bilmeye mecbur tutulur ama ne hikmetse değerlerimiz okullarımızda hakkıyla okutulup öğretilmez. Stalin’in şu sözü meşhurdur: “Bana mektepleri verin, size komünizmi ebediyen garanti edeyim.” Asırlarca insanlığın hayran kaldığı, ilim ve fikir adamlarının hayat bulduğu, endişelerin yerini huzurun doldurduğu Türkiye; iktisadi, teknoloji ve sağlık sahalarında takdire şayan ilerlemeler katetmektedir. Bu gelişmeler bilhassa garip, mağdur ve mazlum İslam âleminde, gönül coğrafyamızda büyük bir umutla takip edilmektedir. Bunu hazmedemeyen, geçmişte merhametli Türklerin şefkat kanatları altında huzur bulan zavallılar, bu teşebbüslere engel olmak için hâl çareleri aramakta, cemiyetin gündemini malayani şeylerle tıka basa doldurularak toplum mühendislerinin esareti altına itmeye çalışmaktadır.
EMPERYALİSTLERİ RAHATSIZ EDEN ŞEY NEDİR?
Tarihe baktığımızda Orta Çağ’ın en büyük seyyahlarından, 1304’te vefat eden Faslı İbn Battûta “Seyahatname” isimli meşhur eserinde özetle şunları söylüyor: “Türkler iyi karakterli, kuvvetli ve cesur insanlardır. Hırsızlıkla ilgili cezaları çok ağırdır. Öyle ki hayvanları bile bekçisiz, çobansız otlayabilmektedir. Ben dünyada Türkler gibi ahlaklı, merhametli, gariplere karşı şefkatli cömert bir halk görmedim…” Yine Fransız Şarkiyatçı Abdolonyme Ubicini “La Turquie Actuelle” (Bugünkü Türkiye) adlı eserinde; “Ne gariptir, ben İslam memleketlerini gezdim. Barbar dediğimiz Müslüman Türklerin şehirlerinde ne kaba kuvvet ne de cinayet gördüm. Herkesin hakkına saygı gösteriyorlar. Gariplere yardımcı oluyorlar. Büyük küçük, Hıristiyan, Yahudi veya Müslüman, hatta imansız, müşrik olsun aynı adaleti ve merhameti buluyor” demektedir.
ASLAN ZİNCİRE VURULUYOR!
Dünyaca meşhur Romancı ve Yazar Calaude Farrare de şunları kaydediyor: “Büyük Türklerin karşısında titremiş olan Avrupa, 18. asırdan itibaren intikamını almaya başladı ve Türkleri her fırsatta küçük düşürmekten geri durmadı. Bu sivri bir bıçaktır ki, milletlerin içine kadar işler…” Binaenaleyh herkesin açıkça bilmesi, acil tedbir alması gereken bir gerçek vardır ki, oda bizim için ölüm kalım meselesidir. “Bugün milletimiz hakkıyla; tarihini, dilini, dinini bilmiyor; yüksek idealli bir nesil teşekkül ettiremiyor. Dolayısıyla gençliğin gündemi boş şeylerle tıka basa dolduruluyor.”
ÜMİT TÜRKİYE!
İlahiyat Profesörü Ramazan Ayvallı hoca Mısır’da, üniversitede ders verdiği yıllarda bir müderrise “İslam âleminin hazin hâli ne olacak?” diye soruyor, o da şu cevabı veriyor: “El emel fi Turkia, el emel fi Turkia” yani “Ümit Türkiye, ümit Türkiye.” Büyük İslam âlimi H. Hilmi Işık Efendi de bir şiirinde şu mısralara yer veriyor:
“Uyan sevdiğim gençlik, bütün ümmîdler........© Türkiye
visit website