Boşanmada sınırsız nafaka... Hukuki düzenlemeler neler söylüyor?
Prof. Dr. Hasan Fehim Üçışık İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Türkiye’de sosyal güvenlik hakkı yok sayılarak eski eşin yıllar boyunca nafaka ödemekle yükümlü tutulması, uluslararası ve ulusal tüm mevzuata aykırıdır. Her vatandaş, mevzuat çerçevesinde sosyal yardım alırken boşanmış eşin bu uygulamanın dışında tutulması eşitliğe aykırıdır. İnsan haklarını esas kabul eden bir devlet, sosyal güvenlik hakkını sağlama yükümlülüğünü boşanan kişilerin eski eşlerine devredemez. Boşanmada eski eşi süre sınırı olmaksızın nafaka ödemekle yükümlü tutan hüküm ivedilikle kaldırılmalı. Türkiye’de boşanan kadınların muhtaç durumda bulunmaları hâlinde mahkeme kararıyla eski eş nafaka ödemekle yükümlü tutulmaktadır. Uzun yıllardır belli bir müddet için uygulanmakta olan bu yükümlülük, sonradan süre sınırı kaldırılarak toplum hayatı için çok yönlü sebep olan bir soruna dönüştürülmüştür. Bu yazıda kadınlara geçim yardımı yapılmasını öngören uluslararası düzenlemeleri, 1982 Anayasasının, kanun ve yönetmeliklerin ilgili hükümlerini belirtip bu çok önemli sosyal problem konusunda değerlendirme yaparak çözüm önerilerinde bulunmaya çalışacağız.
ULUSLARARASI DÜZENLEMELER NE ÖNGÖRÜYOR?
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine göre her şahsın gerek kendisi gerekse ailesi için yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım ve gerekli sosyal hizmetler dâhil olmak üzere, sağlığını ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine hakkı vardır (m.25/1). Çalışan her kimsenin, kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtasıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır (m.23/III). Her şahsın, toplumun bir üyesi olmak itibariyle sosyal güvenliğe hakkı vardır (m.22/I). Her şahsın, işsizlik, hastalık, engellilik, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında yoksun kaldığı diğer hâllerde güvenliğe hakkı vardır (m.25/I). İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi böylece muhtaç durumda olanlara toplumun üyesi olmalarından ötürü toplum tarafından destek sağlanmasını öngörmektedir.
DUL KALAN KADINA YARDIM
Uluslararası Çalışma Örgütünün 102 sayılı, Sosyal Güvenlikte Asgari Normlar Sözleşmesine göre, aile reisinin ölümüyle dul kalan kadının geçinme imkânlarının kaybolması hâlinde ölüm yardımı yapılır; dul kadının yardıma hak kazanması, kendi geçimini sağlayamayacağının kabul edilmesi şartına bağlanabilir (m.60/I). Çocuksuz ve kendi geçimini sağlayamadığı kabul edilen bir dul kadının, ölüm yardımına hak kazanabilmesi için, asgari bir evlilik süresinin geçmiş olması öngörülebilir (m.63/V). 1961 tarihli Avrupa Sosyal Şartına göre, yeterli kaynaklardan mahrum olan herkes sosyal yardım hakkına sahiptir. Taraf devletler, yeterli imkânı bulunmayan herkese yeterli yardım sağlamayı, kişisel ve ailevi mahrumiyet hâlini önlemek, gidermek veya hafifletmek için gerekebilecek tavsiyelerle kişisel yardımları, uygun kamusal veya özel hizmetler aracılığıyla alabilmesini sağlamayı taahhüt ederler. 1996 tarihli Avrupa Sosyal Şartına göre de taraf devletler, yeterli imkânı bulunmayan herkese yeterli yardım sağlamayı ve toplumun temel birimi olan ailenin gelişmesi için, sosyal yardımlar ve diğer uygun araçlarla, aile hayatının ekonomik, yasal ve sosyal bakımdan korunmasını teşvik etmeyi taahhüt ederler. Avrupa Sosyal Şartları da böylece, ihtiyaç duyanlara yardım yapılması konusunda devletleri yükümlü kılmaktadır.
TÜRK HUKUKUNDAKİ DÜZENLEMELER
1982 Anayasasına göre, kadınlar ile erkeklerin eşitliğinin sağlanması amacıyla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz (m.10/II). Devlet, çalışanların, yaptıkları işe uygun, adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır. Asgari ücretin tespitinde, çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur (m.55/II-III). 1982 Anayasasına göre, herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar (m.60). 1982 Anayasası, böylece, kadınlar için pozitif ayrımcılık yapılabilmesini, çalışanların asgari ücretinin bir yandan geçim şartları, bir yandan da ülkenin ekonomik durumu göz önünde tutularak belirlenmesini........© Türkiye
