Batı'nın Türk korkusunun arkasında ne yatıyor?
Dr. Cafer Talha Şeker İtalyancada “forte come un Turco” Türk gibi güçlü demektir. Çok güçlü olanlar için bugün hâlâ kullanılan ifade kalıplarından biridir. İngiliz oryantalistler Türklerin gücü ile İslam arasında irtibat kurar. Türk’ün tarihinde ve töresinde çeşitli inançlar yer almıştır. Ancak hiçbir zaman din düşmanlığı gibi kötü bir sicili yoktur. Almanya’nın kanaat önderleri bir zamanlar korkuyla İslam’ı araştırıyordu. Batı’daki Türk korkusunun tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Mesela Protestanlığın kurucu babalarından Martin Luther ile Viyanalı Diplomat Busbecq’in Türkler hakkındaki tespitleri çok mühimdir. Bir Türk aydını o tespitleri bilmeden münevver olamaz. Her iki Alman elit ismin 16. yüzyıldaki Türk notlarıyla birlikte bazı oryantalistin “Türk ve İslam korkusu” yazdıklarına bakmak bize yeni bir perspektif kazandıracaktır. Tarih boyu Batı’nın Türk korkusu İslamofobi eksenli olmuştur. Son ABD başkanlık seçimlerinde Alman kökenli Donald Trump’ı yeniden başkan yapan muhafazakâr seçmen kitlesinin ekseriyeti de Alman teolog Luther’in mezhebindedir. Bugün en büyük göçmen kitlesi Türk olan Almanya’nın kanaat önderleri de bir zamanlar Türklerin Almanya’yı fethetmesine karşı İslam’ı araştırmıştır.
İSLAM MEDENİYETİ SÜREKLİ YÜKSELİYOR
Hıristiyanlıkta, sevgide çok üstün, yüce tutulan âlim kimselere “aziz” denir. 12. asır Fransız din adamlarından Aziz Peter Venerable, kilisenin tezlerini İslam’a karşı savunmak için uzun bir yolculuğa çıktı. Müslümanların İspanya’da kurduğu Endülüs Emevî ülkesine giderek burada Arapça öğrendi. İslam’ı araştırdı. Bu araştırmalar yüzlerce sene Vatikan’ın referanslarından biri oldu. Papalar tarafından defalarca yüceltildi ve Hıristiyanlara hatırlatıldı. Çünkü Peter’in çalışmaları Katolik Kilisesi’nin “İslam ile mücadelesine büyük katkı” sağlamıştı. Peter Venerable, Kur’ân-ı kerimi Latinceye çevirdi. İslam’ı Hıristiyanlığın bozuk ve putperestliğe yakın bir versiyonu olarak gösterdi. İslam’ı tenkit ederken Aryüsçülere atıf yaptı. Uzun süre önce aforoz edilmiş olan Aryüs’ün yolu İslam’a daha yakın bir mezhep idi. (Aryüs’ün kurduğu mezhep ve bugünkü uzantıları ayrı bir yazının konusudur.) Peter Venerable, Hazret-i Peygamberi “Deccal ile Aryüs arasında gelmiş biri” olarak tasvir edip “İslamiyet’i Hıristiyanlığa düşmanlık dini” olarak gösterdi. Ancak Hıristiyan teologların bütün bu İslamofobik gayretlerine rağmen Anselm Turmeda gibi samimi papazlar daha ciddi araştırınca Müslüman oluyordu. (Genç İspanyol Papaz Turmeda’nın İtalya’daki ilahiyat eğitimi sırasında nasıl Müslüman olup Abdullah ismini aldığı kendi eserinde yazılıdır. TGRT, 1990’lı yıllarda onun bu eserinden derlenen hayat hikâyesini “Abdullah-ı Tercüman” ismiyle radyo tiyatrosu ve film yaptı.) İçinden gelmiş bir âlim olarak Hıristiyanlığa reddiyeleri müthişti. Hıristiyan Avrupa, karanlık çağı yaşarken İslam medeniyeti yükseliyordu. Bu yükselişi gelip bizzat yerinde gören Batılı Hıristiyanların endişesi artıyordu. İtalyan misyoner Riccoldo da Montecroce’nin geride bıraktığı miras da önemli bir emsaldir. Onun mirası, ABD’yi kışkırtan 11 Eylül 2001 olayından sonra bile Evanjelikallerden atıf alacaktı. Buna da kısaca bakalım. Riccoldo da Montecroce, 13. ve 14. yüzyıllarda yaşamış Hıristiyan tebliğcilerden biriydi. Filistin’e yaptığı “hac” ziyareti döneminde Doğu Akdeniz’de Haçlı Seferleri ile kurulan Hıristiyan hâkimiyeti artık çökmek üzereydi. Riccoldo, ziyaretini tamamlayınca bölgeden hemen ayrılmadı; bilakis daha doğuya ve güneye giderek İran ve Irak şehirlerini gezdi. Tebriz’de ve Bağdat’ta bulundu. Bağdat, Abbasilerin kuruluşundan beri önemli bir başkent idi. Burada birkaç yıl kalıp Arapça öğrenen Riccoldo, aynı zamanda Kur’ân-ı kerimi inceledi. Bunu yaparken pek çok Müslüman ve Hıristiyan ile görüştü. Kur’ân-ı kerimi Latinceye çevirmeye başladı. Ancak burada yaşarken gelişen bazı olaylar ona derin üzüntü veriyordu. Bunlardan biri Akka’daki Haçlı hâkimiyetinin sona ermesi ve şehrin Müslümanlar eline geçmesiydi. Bir diğeri de Moğol liderlerin Müslüman olması ve böylece Moğolların İslam medeniyetine........
© Türkiye
visit website