menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

21. yüzyılda değişen dünya dengeleri ve Türkiye

14 12
16.03.2025

Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi hseyhanlioglu@gmail.com @Hseyhanlioglu Tıpkı 20. yüzyılın ortasında global başat gücün İngiltere’den ABD’ye geç(iril)mesi gibi şimdi de ABD’den Çin’e geç(iril)mektedir. Türkiye’nin ise özellikle son yirmi yılda Orta Doğu’daki güç boşluğunu doldurmaya başladığı görülmektedir. Son on yıldaki global askerî harcamalara bakıldığında, soğuk savaşın sıcak çatışmaya dönüşeceği ve ülkelerin hızla ikinci/üçüncü siber ve nükleer silah dâhil vuruş güçlerine hazırlandığı görülmektedir. Başlıca cephe hatları ise Doğu Avrupa, Kudüs-Şam ve Tayvan-Japonya olarak görülmektedir. 21. yüzyılın küresel hâkimiyeti için Tayvan, Orta Doğu, Panama ve Ukrayna’daki gelişmeler dışında asrın ilk çeyreğinde bardağı taşıran son damla, Çin Halk Cumhuriyeti'nin Washington'daki büyükelçiliğinin resmî X hesabı üzerinden, ABD’ye meydan okuması ve Pentagon’un da buna aynı şekilde cevap vermesi oldu. Çin’in ABD Elçiliği “Eğer ABD gerçekten fentanil (uyuşturucuda kullanılan bir madde) sorununu çözmek istiyorsa, yapması gereken doğru şey, Çin ile eşitler olarak karşılıklı saygı çerçevesinde istişarede bulunmaktır. ABD’nin istediği şey bir savaşsa bu ister gümrük tarifeleri savaşı (Trump ’dan 20’ye çıkardı), ister ticaret savaşı, isterse başka tür savaş olsun sonuna kadar savaşmaya hazırız” ifadelerini paylaştı. Pentagon’un buna cevabı ise kısa ve net oldu: “Biz de hazırız!” Meksika Devlet Başkanının da ABD Başkanı D. Trump’ın ek % vergilerine yönelik verdiği cevap “Gerekirse başka ticaret ortakları arayacağız. Hiçbir şekilde teslimiyet göstermeyeceğiz” şeklinde oldu. Kanada’ya da % vergi uygulayan Trump’a karşı Kanada’nın istifa eden Başbakanı Justin Trudeau, 20,7 milyar dolar değerindeki Amerikan ithalatına yüzde 25'lik acil gümrük vergisi uygulanacağını açıkladı.

MASADA DEĞİL, MEYDANDA

İsrail’in pervasızlığı, ABD’nin bütün ezberleri bozan davranışları, Şangay ve BRICS’in genişlemesi süreçleri göz önünde bulundurulursa bu sürecin kuvvetle muhtemel ki masada değil, özellikle Çin’in, 70 yıl önceki ABD’yle yer değiştirecek kadar (Bütün dünyada 0’u aşmış durumdadır) askerî ve ekonomi alanda yükselen gücünün kırılmasının ancak meydanda olacağı şeklinde görülmektedir. Bu da hiç şüphesiz atom, uzay, füze ve siber güçlerin de kullanılacağı kıyamet gibi büyük bir savaş olabilir. Yemen Savaşı’nda Suudileri ve İran’ı barıştıran Çin, ekonomi politik ve diplomasi gibi yumuşak güçlerle son 30 yılda bölgesel ve küresel anlamda hızla yükselirken, Çin Dışişleri Bakanı da Gazze’nin Filistin’in bir parçası olduğunu ve Trump’ın Gazze planına karşı durduğunu açıkça ilan etmiştir. Öyle ki ABD, Çin’in 14.000 km menzilli kıtalararası füzelerinden korunmak için “Altın Küre” sistemini kurmaya başlamıştır. Bu, okyanusla dünyanın geri kalanından ayrılan ABD’nin artık Mısır gibi Sina Çölü’ne güvenemeyeceği anlamına gelmektedir. Çünkü füzeler uzaydan gelmektedir!

ABD BIÇAK SIRTINDA

Esasen 21. yüzyılın tekrar ABD’nin başat gücü altında kurulmasını ve devamını isteyen Trump’ın iktidarı, içeride halk ve derin devlet, dışarıda ise Londra ve Pekin arasındaki global çete bağlarıyla bıçak sırtında gidiyor. Bu sebeple hapis ve kulağından vurulmak dâhil her türlü suikastı atlatan Trump, ABD’yi rayına oturtmanın yolu olarak, Elon Musk’ın eliyle konsoloslukları kapatmak dâhil kamu masraflarını kısmak, askerî giderleri azaltmak ve gelirleri artırmakla işe başladı. Çünkü sokaklarında milyonların aç sefil yaşadığı ABD halkı, sağlık ve eğitim alanında sefilleri oynarken, İsrail’in “toplama halkı” onların parasıyla bu hizmetleri bedava alıyor. Trump da bu açıkları, Tayvan’ın Çin korkusuyla verdiği 100 milyar dolar ve Arabistan’dan beklediği 1 trilyon dolarla kapatmaya çalışıyor. ABD Başkanı bu maksatla Ukrayna’nın diktatör hokkabazına Putin’le tuzak kurup savaşı bitirerek hem Rusya hem de Ukrayna’nın nadir elementlerine konmayı planlayan Avrupa’ya da “Rusya’ya karşı başınızın çaresine bakın ya da NATO masraflarını karşılayın!” diyor. Esasen sürecin geçmişine bakıldığında, Sovyetlerin 1991’de çökmesi ve Irak Savaşıyla başlayan ABD’nin rakipsizliği, 11 Eylül 2001 sonucu Irak ve Afganistan’ın işgali BOP’la devam etmişse de, 21. asırda global dengeler, nesli ve gıdaları ifsat eden küresel çeteler tarafından köklü şekilde değiştirilmektedir. Tıpkı........

© Türkiye