‘Nazar'a nörolojik bir bakış! İnsanı mezara, deveyi kazana...
Dr. Mehmet Yavuz Sadece beynimizde 10 milyar hücre, 90 milyar da nöronlara destek veren glial hücre mevcut. Bedenimizde ise toplam 50 trilyon hücre olduğu zannediliyor. Bu hücrelerin her biri santral gibi çalışır, glikoz ve yağı oksijenle yakar, 1,4 volt enerji üretir ve hayati faaliyetlerde kullanırlar. Bunu 50 trilyonla çarparsanız 70 trilyon volt yapar. Eğer bu enerjiyi topyekûn kullanabilmiş olsaydık birbirimizi yakar, yok ederdik. Yaşadığımız coğrafyada nazar inancı güçlüdür. Bu inanç, Antik Yunan’da da vardır, Roma İmparatorluğu'nda da Osmanlı İmparatorluğu’nda da… Malum içtimaî kanaatlerin ferdî psikolojiler üzerinde tesiri var. Sayıları giderek azalan pozitivist bilim adamları, gözle göremediği şeyleri reddetseler de hissedilen, mahiyeti bilinen şeyler aşikâr. Nazar ise asırlardır tevatür derecesinde kabul görür, halk arasında tartışılmaz. Bilhassa aşırı hayranlık ve kıskançlıkla bakılıyorsa... Gözden, ultraviyole mi, kızıl ötesi mi, mor ötesi mi, yoksa manyetik mi tam olarak bilmediğimiz bir şua çıkar. Canlılara da tesir eder, cansızları da. Şimdi soracaksınız: “Bu bir enerji mi acaba?”
TRİLYON VOLT
Şöyle anlatayım: Sadece beynimizde 10 milyar hücre, 90 milyar da nöronlara destek veren glial hücre mevcut. Bedenimizde ise toplam 50 trilyon hücre olduğu zannediliyor. Bu hücrelerin her biri santral gibi çalışır, glikoz ve yağı oksijenle yakar, 1,4 volt enerji üretir ve hayati faaliyetlerde kullanırlar. Bunu 50 trilyonla çarparsanız 70 trilyon volt yapar. Eğer bu enerjiyi topyekûn kullanabilmiş olsaydık, kızınca dağları yerinden oynatır, birbirimizi yakar, yok ederdik. Kontrolsüz güç, güç değildir. İyi ki Rabbimiz bu imkânı vermemiş insanoğluna.
BİYOENERJİ
Bazı özel şahıslar zikrolunan enerjinin bir kısmını disiplin altına alabilir, yönlendirebilir. Eliyle kullandıkları şifa vesilesidir (biyoenerji), gözüyle kullandıkları ise hasar ve zarar verebilir. Biyoenerji de mutlaka iyi gelecek diye bir şey yoktur. Nitekim aynı vakada aynı ilacı alanlardan iyileşenler de olur, fayda bulmayanlar da… Nazarı değen kişiler ise bu enerjiyi gayr-i ihtiyari sarf eder, bilhassa açık renk gözlüler ‘sabıkalıdır’ bu konuda! Haset ve kıskanç insanlardan da korkulur. Durup dururken vazo kırılır, bardak çatlar, otomobiliniz ya da elektronik cihazınız arıza yapar. İneğinizin sütü kesilir, çocuğunuz hastalanır, tarlanız kurur, çiçekleriniz solar.
AURA ÇAKRA...
Vücudumuzun dışında da bir enerji var, biz "aura" diyoruz ona. Bilinç altı temiz insanlarda daha şeffaf ve parlaktır. Bilinçaltı karışık insanlarda ise gri ya da karanlık. Kalbi temiz, duru görüsü, uzak görüsü açık, derviş meşrep insanlar feraset sahibi olurlar. Aslında bu mevzu biraz da tasavvuf ehlinin sahasında yer almaktadır. Vücudumuzun içinde enerjinin belli kanallarda dolandığı ve çakra denilen noktalarda devridaim yaptığı artık kabul görüyor. Nitekim buna akupunktur ile yön verilebiliyor. Modern bilim ve ilaç lobisi uzun yıllar itiraz etse de kabul etmek zorunda kaldı; artık akupunktur tedavi........
© Türkiye
visit website