Mutlu yuvanın simgesi Honça tepsisi
Tokat’ın bereketli topraklarında şekillenen mutfağı, sadece lezzet değil, aynı zamanda kültürel ve manevi değerlerin de taşıyıcısıdır. Evlilik ritüellerinin önemli bir parçası olan Honça tepsisi, yemeğin birleştirici gücünü ve derin anlamlarını sofraya taşır. Taklit ve yapmacıklık TOKAT mutfağına giremez olabildiğince dibine kadar orijinaldir. Yetenek ve beceri Allah’ın lütfu, bereketli topraklarla da buluşunca, Tokat mutfağı ortaya çıkmış. Farklı pişirme teknikleri ile yerel baharatları da eklediğinizde; heyecan verici bir zenginlik ve tadına doyulmayan lezzetlere ulaşılmış. İster Anadolu topraklarının sunduğu lezzetleri ve reçeteleriyle sonsuzluğa armağan eden Osmanlı döneminin ilk yemek kitabı MELCEÜ’T-TABBAHİN ile heyecanlanın; ister 1894’te yayımlanan Ayşe Fahriye’nin EV KADINI kitabından esinlenin. Ya da son dönemlerin en önemli yemek yazarı Ekrem MUHİTTİN kitaplarının sayfalarında dolaşın fark etmez… Hatta tarihi, kültürü, felsefesi ve yemek yeme psikolojisiyle de ilgilenen ünlü Amerikalı yazar Mary FRANCES KENNEDY FISHER veya 1936’dan bu yana tam 18 milyon adet basılıp dağıtılan ünlü JOY OF COOKING kitabının yaprakları arasında kaybolun; kıssadan hisse hep aynıdır: YEMEK, PİŞİRMESİ İLE DE YEMESİ İLE DE BAŞLI BAŞINA BİR SERÜVENDİR...
KALHANE BAKIRINDAN YAPILMIŞ
Her serüven sizi kendi rüzgârının yönünde götürür, temposunu aşçıya da sofraya oturana da aşılar... Anadolu’nun gastronomi açısından kuşkusuz en büyük serüvenlerinden, estetik yaklaşımlarından ve felsefesi olan en özel ürünlerden biri HONÇA’dır. HONÇA Anadolu’da genel olarak bir insanın yaşayabileceği özel günlerin ifadesi de olabilir. Bu nedenle Anadolu’nun birçok farklı bölgesinde HONÇA yemeği, HONÇA hediyesi ya da HONÇA TEPSİSİ olarak bilinir. HONÇA, Tokat’ta yeni evlenen çiftlerin ilk sosyal kaynaşmasının ifadesidir. Aynı kaptan yemek yiyen çiftlerin evlilik süresince birbirlerinden hiç ayrılmayacaklarına inanılır. Rivayetlere göre Anadolu Selçuklu Devleti döneminde som altından yapılan HONÇA tepsisi, zamanla gümüş ve sonrasında da Osmanlı döneminde kalhane bakırının dövülmesiyle yapılmaya........
© Türkiye
visit website