menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kültürel Bellek ve Tarih Yazımının İktidar Mücadelelerindeki Rolü

8 0
20.05.2025

Tarih yazımı ve kültürel bellek, ulus-devletlerin inşasında ve mevcut iktidar ilişkilerinin sürdürülebilirliğinde merkezi roller üstlenir. Hangi olayların hatırlandığı, nasıl anlatıldığı ve hangi figürlerin yüceltilip hangilerinin unutturulmaya çalışıldığı, tarih politikalarının temel bileşenlerindendir.

Tarih yalnızca geçmişin nötr bir anlatımı değil, aynı zamanda bugünün siyasal kurgularının meşrulaştırılması için kullanılan ideolojik bir aygıttır (Casanova, 1994). Ulus-devletler, ortak bir “kültürel bellek” oluşturarak, yurttaşlarını belirli bir tarihsel anlatıya ikna etmeye çalışır. Bu bağlamda tarih, çoğu zaman bir hegemonya mücadelesinin parçası hâline gelir (Foucault, 1980).

İran’daki 1979 İslam Devrimi sonrası süreçte, kültürel bellek, devrimci ideolojinin merkezine yerleştirilmiştir. 1980-1987 yılları arasında gerçekleştirilen “Kültürel Devrim”, eğitim sisteminde Batı etkilerini tasfiye ederek İslami değerlere dayalı bir tarih ve bilgi sistemi kurmayı hedeflemiştir (Association for Iranian Studies, 2020). Üniversiteler kapatılmış, birçok akademisyen görevden alınmış, müfredat radikal şekilde yeniden yazılmıştır. Bu süreçte özellikle Şii İslam’ın tarihsel üstünlüğünü vurgulayan ve Batı’nın “yozlaştırıcı” etkisini dışlayan bir tarih anlatısı inşa edilmiştir (Iran Human Rights Documentation Center, 2020).

Bu dönüşüm yalnızca akademik değil, toplumsal düzlemde de etkili olmuştur. Kolektif bellekte Şah döneminin “karanlık bir çağ” olarak kodlanması, devrim sonrası liderliğin meşruiyetini artırmak için sistematik biçimde işlenmiştir (Arjomand, 2009).

Hindistan’da Bharatiya Janata Partisi (BJP) liderliğinde şekillenen Hindu milliyetçiliği, tarih kitaplarını ve toplumsal belleği dönüştürme yönünde sistematik bir çaba içindedir. Özellikle........

© Turkish Forum