menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dezenformasyonun Ana Merkezi: “Dezenformasyonla Mücadele Merkezi” mi?

10 9
09.07.2025

Gerçeklerin Kamuflajla Sunulduğu Yeni Çağın Bilgi Bürokrasisi

Bir sabah uyandık ve bize dediler ki: “Artık kim doğru söylüyor, kim yalan söylüyor, biz karar vereceğiz.” Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), dijital çağın sisleri arasında “gerçeği” arayanların yol göstericisi olarak lanse edildi. Ama vatandaş sormadan edemiyor: Gerçeği kim için, neye göre, kimin onayına göre filtreliyorsunuz? Eskiden insanlar kitap okur, akıl yürütür, karşılaştırma yapar, sonunda bir kanaate varırlardı. Şimdi ise bir kurum var ve “bu doğrudur, bu yalandır” demesi yetiyor. Modern çağın hakikat bekçileri iş başında!

Ama işin ironik tarafı şu ki; dezenformasyonla mücadele ettiği iddia edilen bu merkez, kimi zaman dezenformasyonun ta kendisiyle suçlanıyor. Örneğin sosyal medyada dolaşan “Emine Erdoğan’a helikopter pisti yapıldı” iddiasını yalanlayan bülten, doğru mu? Peki ama bu açıklama neden sadece iktidarı aklar nitelikte? Hiçbir muhalif iddia mı doğru çıkmaz? DMM, halkın bilgiye ulaşma özgürlüğünü genişletmek yerine, sanki belirli bir algıyı yönetmekle görevli bir propaganda aygıtına mı dönüştü?

Ve mesele sadece içerikler değil, zamanlamalar da manidar. Ne zaman hükümet üzerinde ciddi bir kamuoyu baskısı oluşsa, DMM devreye giriyor ve birkaç “yalan haber” ifşasıyla gündemi berraklaştırmak (!) için harekete geçiyor. Gerçekte ise kamuoyu, hakikate ulaşmaya çalışırken daha da karanlık bir tünelde ilerliyor. İfade özgürlüğü örtük bir şekilde törpülenirken, “gerçek” artık resmi bir mühürle veriliyor: “Onaylanmış Gerçek™”.

Bültenlerle Doğruluk Sağmak, Algılarla İktidarı Yağlamak

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi haftada ortalama 12–15 içerik doğrulaması yapıyor. Bültenleri okuyan biri sanabilir ki Türkiye’deki en büyük problem “X kişisi hakkında söylenen yalanlar”, ya da “Z kanalının yanlış yorumları”. Oysa bültenlerde sık sık karşılaşılan yapı şöyle: “Hayır, bu doğru değil, aslında şöyle oldu,” ardından da “yetkili kaynaklarımıza göre” cümlesi… Peki bu yetkili kaynaklar kim? Tarafsız, bağımsız uzmanlar mı? Hayır. Aynı siyasi yapı içerisinde, aynı hiyerarşik kanallarla konuşan bürokratlar. Yani yalanı kim yalanlıyor? İddianın doğrudan muhatabı.

Yapılan açıklamaların çoğu iktidar lehine, sistematik biçimde muhalefet veya bağımsız medya aleyhine şekilleniyor. Örneğin sosyal medyada sıkça dile getirilen ekonomik şikayetlerin neredeyse hiçbiri “doğrulama” bültenlerinde yer bulmaz. Çünkü bültenlerin amacı kamuoyunu bilgilendirmek değil, kamuoyunu biçimlendirmektir. Kamuoyunun zihni, doğru ve yanlış arasında değil; makbul ve gayrımakbul arasında şekillendirilmek isteniyor. Gerçek ise bu denklemde bir detaydan ibaret. Bir dekor. Sadece arka fon.

DMM’nin içerikleri sadece hangi yalanları “yalanlamadığıyla” da konuşulabilir. Mesela; yandaş medyada yayılan apaçık çarpıtmalar, sahte istatistikler, manipülatif başlıklar neden bültenlerde yok? Çünkü merkez, dezenformasyonla değil; “istenmeyen bilgiyle” savaşıyor. Yani sorun, bilginin yanlışlığı değil, kimin söylediği. Eğer iktidar söylerse “alternatif bakış”, muhalif söylerse “dezenformasyon” oluyor. Böyle bir düzende ne gerçek güvende olur, ne de vatandaşın aklı.

Ne Hakikatin Peşindeler Ne Yalanın Karşısında — Sadece “Gerekli Bilgi” Yayında

DMM bültenlerinde yer alan içeriklere baktığınızda, tuhaf bir manyetizma fark edersiniz. Bazı gerçekler sanki mıknatısla merkeze çekiliyor, bazılarıysa yer çekimsiz ortamda kayboluyor. Örneğin bir vatandaş “emekli maaşım kira yetmiyor” dese, bu gündeme bile alınmaz. Ama birisi “cumhurbaşkanı köşkünde 13 ton altın varmış” gibi asılsız ve kolay çürütülebilecek bir iddiada bulunursa, hemen bültene girer. Çünkü bu merkez için mesele hakikatin peşine düşmek değil; kolay yalanlarla meşgul edip zor gerçeklerden uzak tutmaktır.

Burada seçilen her konu bir ‘yönetilebilir kriz’ gibi işleniyor. Yönetilemeyecek kadar büyük olanlar —mesela TÜİK’in istatistik oyunları, İstanbul’daki kira kaosu ya da Tarım Bakanlığı’nın ithalat çelişkileri— bültenlere giremez. Çünkü orada ‘gerçek’le yüzleşmek gerekir. Bu nedenle DMM’nin dezenformasyon karnesi, daha çok “gündem yönlendirme servisi” olarak çalışır. Gerçek halkın değil, yönetenlerin ihtiyacına göre filtrelenir.

Bir başka dikkat çekici unsur ise açıklamaların dili ve zamanlamasıdır. Açıklamalar genellikle kamuoyu baskısı........

© Turkish Forum