menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

1980–2025 Arası Türkiye’yi Yöneten İktidarlar, ABD, Barzani Yapılanması ve Terör Örgütü PKK’nın Bölgesel Bağlamda Yapısal Analizi

5 0
previous day

Türkiye’nin 1980–2025 dönemi, güvenlik, dış politika ve iç siyaset açısından benzersiz bir yoğunluk taşır. Bu süreçte terör örgütü PKK’nın faaliyetleri, Irak ve Suriye’deki Kürt ayrılıkçılar ve ABD’nin bölgesel politikaları, Türkiye’nin güvenlik ve dış politika stratejilerini belirleyen temel faktörler olmuştur. Ülke, hem iç güvenlik hem de bölgesel istikrarı sağlamak için çok katmanlı ve dinamik bir yaklaşım geliştirmek zorunda kalmıştır.

1980 darbesi sonrası Türkiye’de güvenlik mekanizması yeniden yapılandırılmış, iç güvenliği önceliklendiren bir devlet yapılanması ortaya çıkmıştır. PKK, 1984’te silahlı eylemlere başlamadan önce Lübnan ve Suriye’de örgütlenmiş, bu dönem Türkiye’nin güvenlik önceliklerini radikal biçimde değiştirmiştir. Bu, sınır ötesi operasyonların ilerleyen yıllarda zorunlu hâle gelmesinin zeminini hazırlamıştır.

ABD’nin Ortadoğu politikaları, Türkiye’nin güvenlik öncelikleriyle çoğu zaman çelişmiştir. Washington, Türkiye’yi NATO çerçevesinde stratejik müttefik olarak görmüş, ancak Irak ve Suriye’deki Kürt ayrılıkçılar konusunda Ankara’nın güvenlik kaygılarını dikkate almamıştır. Bu durum PKK’nın kapasitesinin artmasına dolaylı katkı sağlamıştır.

Barzani liderliğindeki Kürt ayrılıkçılar, 1991 Körfez Savaşı sonrası Irak’ın kuzeyinde kurumsallaşmış ve uluslararası görünürlük kazanmıştır. Türkiye, bu süreçte Barzani ile sınırlı düzeyde temas kurmuş, PKK’nın Kuzey Irak’taki hareket alanını kontrol etmekte zorlanmıştır. Bu durum Ankara’nın güvenlik ve dış politika tercihlerini ciddi biçimde etkilemiştir.

1980–1991: PKK’nın Ortaya Çıkışı ve Türkiye’nin İlk Tepkileri

1980 askeri darbesi sonrası Türkiye, iç güvenlik mekanizmasını yeniden şekillendirmiştir. Bu yapı, darbe sonrası istikrarsızlığı önlemeyi ve merkezi otoriteyi güçlendirmeyi amaçlamıştır. PKK, 1984’te silahlı terör eylemlerine başlamadan önce Lübnan ve Suriye’de örgütlenmiş, Türkiye’nin güvenlik önceliklerini radikal biçimde değiştirmiştir. Bu dönem, Türkiye’nin sınır ötesi operasyon planlarını ilerleyen yıllarda zorunlu hâle getirmiştir.

ABD, Soğuk Savaş dengeleri çerçevesinde Türkiye’yi NATO müttefiki olarak desteklemiş, ancak Irak ve Suriye’deki Kürt ayrılıkçılarla ilişkilerinde Ankara’nın kaygılarını yeterince dikkate almamıştır. Bu durum, Türkiye’nin bölgesel güvenlik politikalarını sınırlandırmış ve PKK’nın kapasitesinin artmasına dolaylı bir etkide bulunmuştur.

Suriye ve Lübnan’daki kamplar, PKK’ya askeri eğitim ve lojistik avantaj sağlamış, örgütün uzun vadeli stratejik planlarını güçlendirmiştir. Türkiye’nin sınır ötesi müdahaleleri sınırlı kalmış, örgüt bu süre zarfında kapasitesini artırmıştır. Bu durum, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlar için daha kapsamlı bir strateji geliştirmesini zorunlu kılmıştır.

Barzani yapılanması, Irak merkezi yönetimi ile çatışmalar yaşamış ve zaman zaman İran ile ittifak kurmuştur. Türkiye, bu dönemde Barzani ile sınırlı temas kurmuş ve PKK’nın Kuzey Irak’taki varlığını kontrol etmekte zorluk çekmiştir. Bu durum, Ankara’nın güvenlik ve dış politika yaklaşımını etkilemiştir.

1980–1991 dönemi, PKK’nın dış destekle büyüdüğü, Türkiye’nin sınır ötesi müdahalelerde sınırlı kaldığı ve bölgesel güvenlik stratejisinin henüz derinleşmediği bir dönem olarak kesin biçimde tanımlanabilir. Bu süreç, sonraki yıllarda Türkiye’nin güvenlik doktrinlerini şekillendiren temel dönemeçlerden biridir.

1991–2003: Körfez Savaşı Sonrası Yeni Denge ve PKK’nın Alan Kazanımı

1991 Körfez Savaşı sonrası Irak’ın kuzeyinde otorite boşluğu oluşmuş ve PKK’nın hareket alanı belirgin biçimde genişlemiştir. ABD’nin “Çekiç Güç” misyonu, örgütün Kuzey Irak’taki lojistik ve taktik üstünlüğünü güçlendirmiştir. Türkiye’nin NATO üyesi olması, sahada belirleyici olmasını sağlamamış, PKK’nın alan kazanımı devam etmiştir.

Barzani liderliğindeki Kürt ayrılıkçılar bu dönemde siyasi otoriteyi kurumsallaştırmış, uluslararası ilişkilerde görünürlük kazanmıştır. Türkiye ile Barzani arasındaki temaslar sınırlı kalmış, PKK’nın aynı bölgede güçlenmesi Ankara açısından kalıcı bir tehdit yaratmıştır. ABD, Kürt ayrılıkçı yapıları Saddam yönetimine karşı işlevsel ortak olarak görmüş ve PKK’nın hareket alanını dolaylı biçimde kolaylaştırmıştır.

Türkiye, 1990’larda PKK’ya karşı sınır ötesi operasyonlar gerçekleştirmiştir. Bu operasyonlar kısa vadeli başarılar sağlasa da, Irak kuzeyindeki otorite boşluğu nedeniyle örgütün uzun vadeli gücünü sınırlayamamıştır. PKK, bu dönemde stratejik alanları kesin biçimde kontrol etmiştir.

ABD’nin bölgesel politikaları ve Barzani’nin kurumsallaşması, Türkiye’nin güvenlik stratejilerini yeniden şekillendirmesine neden olmuştur. Ankara, sınır ötesi operasyonlar kadar diplomatik ve istihbari araçları da devreye almak zorunda kalmıştır. 1991–2003 dönemi, PKK’nın Kuzey Irak’ta kalıcı bir güç kazandığı dönem olarak kesin şekilde tanımlanabilir.

Bu dönemde Türkiye’nin yaşadığı temel zorluk, askeri operasyonlarla kısa vadeli başarı elde edebilmesine rağmen, bölgesel politikaları ve otorite boşluklarını kalıcı olarak etkileyememesi olmuştur. Bu gerçek, sonraki yıllarda Türkiye’nin kapsamlı güvenlik doktrini geliştirmesini zorunlu kılmıştır.

2003–2011: Irak’ın Yeniden Yapılanması ve PKK’nın Güçlenmesi

2003 Irak Savaşı, Barzani yapılanmasını resmi ve kurumsal bir bölgesel yönetim hâline getirmiştir. ABD’nin desteğiyle Barzani liderliğindeki Kürt ayrılıkçılar, siyasi ve ekonomik alanda güçlenmiş, Türkiye ile sınırlı iş birliği içinde olmuştur. Ancak PKK, Kandil Dağı çevresinde karargâhını güçlendirmiş ve Türkiye’ye yönelik saldırı kapasitesini artırmıştır.

ABD’nin Irak politikası, Barzani ile yakın iş birliğini........

© Turkish Forum