“Bilal’e Anlatır Gibi”: Bir Dönemin Çocukları Üzerine Hicivli Notlar
Modern Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde bazı isimler, sadece birey değil, birer sembole dönüşür. Bu semboller, kimi zaman bir ideolojiyi, kimi zaman bir ahlaki çöküşü, kimi zaman da siyasi iktidarın arka kapılarını temsil eder. Bilal ve Erkam da işte bu türden iki “sembol” kişiliktir: Biri babasının gölgesinde ihale sıcaklığıyla pişmiş; diğeri ise zarın sesine kulak vermekten ihale kaçırmış.
“Bilal’e anlatır gibi” deyiminin çağdaş Türkiye’de kazandığı anlam, artık ne sadeliktir, ne de açıklık… Bu deyim, sistemin içine doğan ayrıcalıklı evlatların ‘anlamadan inanma’ alışkanlığını, sorgulamadan yürüyen düzeni ve “Ben devletim çünkü babam öyle” refleksini özetlemektedir.
Bir Baba İki Evlat: Biri Bilal, Biri Erkam
Bilal: İhale Duygusu Gelişmiş Bir Yavru
Bilal Erdoğan, Türkiye siyasetinin gölgeli ama etkili figürlerinden biridir. Resmi bir sıfatı olmadan gayrıresmî her yerde bulunmuş, eğitimle donatılmış gibi görünse de esasen sistemin “torpilli kullanıcı”sı olarak görev yapmıştır. Denizcilikle uğraşır ama dalgaların değil, dalgaların taşıdığı dosyaların peşindedir.
Kiminin gözünde “bir vakıf yöneticisi”, kiminin gözünde “yol gösterici”, ama çoğunluk için babasının yanında sıkça duyulan bir isim. Eh, baba Erdoğan, Bilal’e........
© Turkish Forum
