menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

GÜRSEL NEREYE KOŞUYOR?

12 0
15.09.2025

Bir çay ocağında garsonlukla işe başlayan Gürsel Tekin’in, CHP’nin en üst kademelerine kadar yükselerek varsıllaşmış olduğunu öğrenince aklıma, Emin Çölaşan’ın “Yalçın Nereye Koşuyor?” adlı kitabında anlattığı Banker Yalçın geldi…

Yalçın Ankara’da bir pasajdaki çay ocağında garsonluk yapan, Gürsel Tekin gibi lise mezunu 18 yaşında bir genç…

Devir Özal’ın kapitalist yağma ekonomisi neoliberalizmi uygulamaya başladığı 80’li yılların başı…

Yağmadan nasibini almak isteyen uyanıklar, bir tabela yazdırıp bankerlik bürosu açtılar ve aylık en az yüzde 10 faiz vaadiyle işe başladılar!..

“Bankalar % 1 bile vermezken bunlar nasıl % 10 faiz verebilir?” diye düşünüp sorgulamaksızın, yağmadan nasiplenerek köşe dönmek isteyenler (köşeciler) de elinde-avucundakileri getirip bankerlere yatırdılar…

Öncü köşecilerin ay başında aldıkları faizle krallar gibi yaşadığını görünce, parası kıymetli olan çekingen köşeciler de “çeşme akarken küplerini doldurmaya” karar verdiler ve bankaya yatırmaya dahi kıyamadıkları paralarını bankerlere yatırdılar…

Yavaş yavaş palazlanmaya başlayan bankerler, gazetelere, hatta zamanın tek kanallı televizyonuna ilan, gazetecilere rüşvet vererek reklam yapıp medyayı da arkalarına alınca altına hücum gibi, bankerlere hücum başladı…

Köşecilerin düzeyi arttı; genel müdür, general, profesör gibi büyük adamlar(!) da bankerlerin yolunu tuttu…

Derken millet elindeki avucundaki ile yetinmeyip mal varlıklarını da satıp bankerlere yatırmaya başladı…

40 yıllık birikimi ile başını sokacak bir küçük daire alıp emekliliğini yaşayan babalarına yanaşan evlatlar, “baba sizin daireyi satıp parasını bankere yatıralım. Size Çankaya’da lüks bir daire kiralayalım. Hem bu izbe dairede oturmaktan kurtulur, hem de bankerden alacağımız aylık faizle sizin kirayı ödediğimiz gibi geri kalanıyla da krallar gibi yaşarız” diyerek büyüklerinin tek mal varlıklarını sattıranlar oldu…

***

Pasajda çay dağıtırken bu işleri gören Yalçın, önce bankere yatıracak parası olmadığı için hayıflanırken, sonra düşündü, sorguladı, araştırdı ve “neden ben banker olmuyorum?” dedi…

Bu düşünceyle “BANKER YALÇIN” tabelasını yazdırıp bir merdiven altında işe başlayınca paralar akmaya, Yalçın da koşmaya başladı…

İşte Emin Çölaşan kitabında, bu Yalçın’ın ve Yalçın’a para yatırarak saadet devri yaşamak isteyenlerin öyküsünü anlatıyordu…

Aybaşında Yalçın’dan gıcır paraları alanlar, ona “harika çocuk” diye övgü yarışına giriyor ve hayır-dua ediyorlardı…

Fakat zincir kopup saadet devri bitince, hayır-duanın yerini beddualar aldı. Dün omuzlarında taşımak istedikleri Yalçın’ı, şimdi inç etmek istiyorlardı…

***

Gürsel........

© Turkish Forum