menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dijital imza, diploma skandalından bugüne düşenler

8 0
13.08.2025

Zimmet,İrtikap,rüşvet

Devlet Memurunun devlete karşı işleyebileceği üç büyük suç vardır.
Zimmet, İrtikap ve rüşvet.

Zimmet memurun kamu varlığına el koymasıdır.

İrtikap memurun görevini tehdit ya da şantaj unsuru olarak kullanarak menfaat sağlamakdır.

Rüşvet ise memurun görevini yapmak için menfaat sağlamaktır.

İrtikap ile rüşvet arasında ince bir nüans vardır.Rüşvet zaten yapmakta olduğun görevi için ayrıca kişisel yarar sağlamaktır. İrtikap ise görevini yapmakla tehdit ederek kişisel yarar sağlamaktır.

Misal bir zabıta memuru esnafı ceza yazmakla tehdit ederse ve açıktan para isterse bu irtikaptır.Tapu memuru tapu işlemi yaparken ayrıca para isterse bu rüşvettir.

Konu mankenimiz RTE olsun. Koca koca holdingleri ek vergi salmakla, yeni soruşturmalarla, kurmaca mahkemelerle, yani zarar vermekle tehdit ederek bunların TÜRGEV’e bağışta bulunmaya zorlanması İRTİKAP suçudur. Kamu ihalelerinde ihaleyi alanın öncesinde ya da sonrasında RTE’nin emanetçisi kişi, kurum ya da vakıflara bağışlarda bulunması ise RÜŞVETTİR. Misal İsviçre’de bulunan hesap dökümleri, SWIFT yapanların listesi bize rüşvetçilerin listesini verecektir. Örtülü ödeneğin kişisel işlerde kullanılması ise ZİMMET suçudur.

Çoğu insanın yanılarak suç değil de nüfuz suistimali olarak düşündüğü, basitçe ahlaksızlık ya da ayıp bir iş olarak düşündüğü işlerin büyük bölümü ya rüşvettir, ya irtikapdır.Yeterli delil, sağlıklı bir yargılamayla bunların mahkum olmaları gerekir.

İşin tuhafı halen cumhur-başkanı(!?) olan zatın fiilen hiçbir suçtan yargılanması imkansızdır. Vatan ihanet suçunun içi boşaltılmıştır. Hempalarının (olumsuz, karanlık ve kötü işlerde birlikte hareket eden insanlar.) yargılanmaları ise ancak devr-i sabık olduklarında mümkündür. Açıkçası minareyi çalan kılıfını da hazırlamıştır.

Zimmet suçu TCK’nin 202 nci maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre; “Görevi sebebiyle kendisine tevdi olunan veya muhafaza, denetim veya sorumluluğu altında bulunan para veya para yerine geçen evrak ve senetleri veya diğer malları zimmetine geçiren memura altı yıldan oniki yıla kadar ağır hapis ve meydana gelen zararın bir misli kadar ağır para cevazı verilir.

İrtikap Türk Ceza Kanununun (TCK) 209 uncu maddesinde şu şekilde tanımlanmıştır: “Memuriyet sıfatını veya görevini kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına haksız olarak para verilmesine veya sair menfaatler sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına, bir kimseyi icbar eden memura altı yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezası verilir.

TCK’nin 211 inci maddesinde düzenlenen Rüşvet suçu bahsi geçen madde de şu şekilde tanımlanmıştır: “Ceza Kanunun tatbikinde memur sayılanların, kanunen veya nizamen yapmaya veya yapmamaya mecbur oldukları şeyi yapmak veya yapmamak için aldıkları veya başkalarına aldırdıkları para, hediye ve her nam altında olursa olsun sağladıkları diğer menfaatler ile bu maksatla alıp sattıkları veya ihale eyledikleri taşınır ve taşınmaz malların gerçek değeri ile verilip alınan bedel arasındaki fahiş fark rüşvet sayılır.Oraj POYRAZ([email protected] / )
L2fSIJNoA0xfSNxA

09/08/2025

Birçok vakıf üniversitesi ve hatta devlet üniversiteleri bile, sadece “öğrenim” değil, “diploma satışı” gibi bir iş modeline kaymış durumdadır. Bu durumun denetimi elbette devletin sorumluluğundadır; ancak devletin denetim mekanizmalarının bu konuda yeterince etkin çalışmaması, eğitim sisteminin yozlaşmasına yol açtığı gerçeği ile yüzleşmeliyiz. Fakat daha endişe verici olan, bu durumu istismar eden kişilerin çoğunlukla siyasetçiler ve bürokratlar olması!

Türkiye’nin büyük şehirlerinden birinin Belediye Başkanı olan Ekrem İmamoğlu’nun diploması, son yıllarda çokça tartışılan bir diğer örnektir. İmamoğlu’nun diplomasının, kamuoyunda geniş çapta tartışılması diplomanın sahteliği değil, yatay geçiş hakkı olmadığı iddiası idi! Ama şimdi ortalığa saçılan bilgilere göre; sahte diploma almanın ne kadar kolaylaştığı ve devletin bu türden yanlışlıkları nasıl göz ardı edebildiğidir! 35 senelik diplomanın yatay geçişini sorgulayan YÖK, ölen insanların adına verilen diplomalardan habersiz olması kimseyi inandıramaz.

Diploma skandallarının halkın devlete olan güveninin nasıl sarstığını ve bu güvenin kaybolmasının toplumsal huzursuzluklara yol açtığını gören yok mu? Daha da önemlisi, diğer siyasi aktörler ve bürokratlar için de, bir “görünüş” elde etmek amacıyla, sahte diploma veya sahte akademik başarılar elde etmenin bu kadar yaygınlaşması, devlete olan güven kaybına sebep olmuyor mu?

Özellikle bakkaldan diploma alınır gibi akademik unvanların elde edilmesi, sadece akademik dünyayı değil, tüm kamu hizmetlerinin güvenilirliğini zedeler. Bu türden diplomaların sahte olup olmadığı tartışıldığı sürece, toplumda bir çürümeye sebep olurlar.

Devletin, sadece eğitim kurumlarını denetlemekle kalmayıp, kamu görevlilerinin diplomasını ve akademik geçmişini de sıkı bir denetim altına alması gerekmektedir. Kamuoyunda ciddi şekilde tartışılmaya başlanan diploma skandallarının ardından, sahte diploma sahibi olan kişilerin tespit edilmesi ve bu kişilerin kamu görevlerinden uzaklaştırılması gerektiği açıktır.

===================

09.08.2025

Türkiye, bir haftadır sahte diploma, sahte ehliyet ve sahte belgelerin ortaya çıkmasıyla sarsılıyor. Bu konuyu daha önceki yazımda da belirtmiştim; yaşananları geçen yıl yine bu köşeden okumuştunuz. Savcılık ve kolluk güçleri, ortaya çıkan skandalı ciddiye alarak soruşturmayı derinleştirdi ve artık kovuşturma sürecine geçildi.

Hazırlanan iki ayrı iddianame, olayın vahametini gözler önüne seriyor. İddianamede sanıkların ve mağdurların ayrıntılı ifadeleri yer alıyor. Ancak bu metinleri incelerken bazı noktalar dikkatimi çekti ve aklımda soru işaretleri oluştu.

Örneğin,........

© Turkish Forum