1 MAYIS: EMEĞİN ve EMEKÇİNİN BAYRAMI KUTLU OLSUN…
Amerikan proletaryasının, 1886 yılında 8 saatlik iş günü ve insanca yaşam hedefli isyan ateşi, sermayenin acımasız baskısı ve zulmüyle karşılandı… Ancak daha iyi bir dünya ve insanca yaşam için ayağa kalkan emekçilerin sesi ve yankıları tüm dünyaya ve zamanlara, durgun suya atılan bir taş etkisi gibi dalga dalga yayıldı…Tüm emekçilerin bayramı ve dayanışma günü olarak evrenselleşti…
Ne var ki artık siyasal iktidarların kültürel birikimi, sosyolojik anlayış ve saplantıları, emekçi hareket ve dayanışmasını, sosyal politika alanının öngördüğü çağdaş kurumlaşma ve yapılaşmaları tehlikeli buluyor…
Çalışanların, içerisinde özgürce örgütlenerek hak mücadelesine girişecekleri sendikal hareketi soysuzlaştırıp, emekçileri “cemaat” sosyoloji ve dayanışmasına yönelterek kendilerini korumalarını, tayınlaşmalarını öngörüyor.(1)
Bu yaklaşımı ile sendikal hareketi elinden geldiğince güçten düşürerek, küresel sermaye merkezlerinin ve işbirlikçilerinin karlarını en çoklaştırma, maksimize etme amacına hem hizmet ediyor; hem de onlarla bütünleşiyor.
Bu arada, görünümü kurtarmak için, her yaptığını olumlu bulup, alkışlayan sarı sendikalar yaratıp destekleyerek“ vaziyeti idare ettiğini” sanıyor. Çalışanların birden fazla sendikaya üye olmasını sağlayan anayasal düzenlemenin bir amacı da bu.
Ancak, sağlıklı bir sendikal hareket de bu aşamada çok daha etkin olmak, direnmek sorumluluğu ile karşı karşıya.
Bu yaklaşım beyaz ve mavi yakalı emekçileri “kul” olarak görüyor.
Bireyi “kul” olarak görme anlayışının, çalışma alanına en trajik yansıması işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında…
İŞÇİ SAĞLIĞI-İŞ GÜVENLİĞİ
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi …“
Kanuni’nin bu dizeleri, toplumsal sağlığa, insana ve bu alanda devletin işlevine ne denli önem verilen bir edep ve kültürden gelindiğini........
© Turkish Forum
