Kendi kendini bitiren organizma
Türkiye’nin 40 yılı aşkın süredir mücadele ettiği terörün tamamen sona erdirilmesi için bugüne kadar ki tecrübelerin yekûnu olarak yakın siyasi tarihimizin en büyük adımı atıldı. Terörle mücadele kararlılığının vurgulandığı, Türk-Kürt kardeşliğinin arasına örülmek istenen terör duvarının yıkılması yönündeki irade beyanları, şehitlerimizi ve gazilerimizi incitmeyecek bir neticenin alınması noktasındaki duyarlılık bu tarihi adımın her kesim tarafından desteklenip geniş bir taban bulmasını sağladı.
Bu süreçte birçok iftira, dedikodu, fitne ve gerginlik ortamının oluşması için çaba sarf edenler de gözlerden kaçmadı.
Terör örgütü PKK’nın silah bırakması ve kendisini feshetmesinin hiçbir şarta bağlanmayacağı, hiçbir şart altında pazarlığın söz konusu olmadığı, toplumu bölücü ve ayrıştırıcı taleplerinin gündeme dahi alınmayacağı, bir arada yaşama ülküsünün zedelenmeyeceği bir ortamının tesis edilmesinin amaçlandığı ve Cumhur İttifakı tarafından her fırsatta bu ifadeler dillendirildiği halde birileri ısrarla terörsüz Türkiye hedefinin şartlara bağlandığını geveleyip durdu.
CHP ve yancılarının ısrarla “terörsüz Türkiye’yi elbette isteriz. Ama…” diye biten cümleleri onların da samimiyet sınavı oldu. Bu meselenin ama’sının, fakat’ının olmadığını bildikleri halde keçeyi suya salmanın yolları arandı.
Kayyum bahaneleriyle DEM’i kışkırtma sabotajları, İBB’deki yolsuzluk soruşturması üzerinden DEM’i sokağa çekme girişimleri, DEM’e anayasal değişiklikler konusunda talepler listesi sunma çabaları, Genel af, 55 bin kişinin tahliye edilmesi, Öcalan’a villa ve Öcalan’ın evlendirilmesi gibi afaki konularla ciddiyet kesbeden bir meseleyi sulandırma girişimleriyle gündem meşgul edilmek istendi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB’yi saran yolsuzluk davasını bahane ederek terörsüz Türkiye hedefini yine........
© Türkgün
