Caydırıcı gücümüz
Devletlerin caydırıcılık gücü dışarıya bağımlılıklarıyla doğru orantılıdır. Sahada ve masada güçlü olmanın yegâne yolu kendi kendine yetebilmektir. Jeopolitik ve jeostratejik önemi yüksek ülkelerin ise her alanda kendine yetmeye ve üretmeye daha çok ihtiyacı vardır. Türkiye böyle bir ülkedir.
Savunma sanayiinde yerlilik oranı yüksek olan ülkeler dost ve düşmanlarını kendileri belirler. Muhtaç olan ülkelerin kaderini ise başkaları… Siz, sizi güçlü kılacak kadar ürün almak isterseniz, onlar ise yeteri kadarını verirler. Ancak siz yeteri kadarını ürettiğinizde eliniz güçlenir. Sahada güçlü olan masada da güçlü olur.
Enerjide, ekonomide, savunmada, tarımda, teknolojide, bilimde ihraç eder konumda olan ülkelerin düşmanları çok olsa da düşmanlık etmeye cesaret edecek ülkelerin sayısı azdır. Caydırıcılık budur.
Güçlü olan ülkelerle kimse karşı karşıya gelmek istemez. Devletlerin ilişkileri çıkara dayalıdır. Çıkarlar ise gücün tarafındandır. Haklı olduğu halde ezilen halkların tek gerçeği güçsüz olmalarıdır. Bu yüzden sadece haklı olmaz yetmez aynı zamanda güçlü olmak gerekir.
Türkiye köklü tarih ve binlerce yıllık devlet tecrübesine sahiptir. Bu vasfı onu küresel anlamda söz sahibi, bölgesel anlamda da istikamet çizen bir konuma taşımıştır. İçeriden bakan muhaliflerin penceresi hep kendilerine açıldığı için bu........
© Türkgün
