menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Verim aldık, ruh kaybettik!

10 0
previous day

Bugünkü yazımın öyküsü, bugünden çok geçmişte saklı. Eymir Lisesi’nde öğrenciyken başlayan bir farkındalığın izlerini taşıyor. O yıllarda tarihin tozlu sayfaları arasında gezinirken bir gerçekle yüzleştim: Tarihte üç kıtada otuzdan fazla devlet kurmuş, kıtaları eserle, sistemle ve adaletle yoğurmuş bir milletin adı; ne “siyasi düşünceler tarihinde”, ne “hukuk tarihinde”, ne “yönetim”, ne de “tarım tarihinde” yoktu.

Sanki biz hiç orada olmamıştık. Sanki Osmanlı gibi bir medeniyetin 500 yıllık dengesi, 33 etnik yapıyı bir arada tutan yönetim, hukuk ve tarım sistemi başka gezegenden ithal edilmiş gibiydi. Oysa biz, dünyanın en uzun ömürlü devletlerinden birini kurmuş, en karmaşık coğrafyalarında adaletle hüküm sürmüş, toprakla bağını ahlaki bir çerçevede kurmuş bir millettik. Kitaplar bu hakikati yok sayıyordu.

İlkokulda Mustafa Duman hocamla, ortaokulda Ali Meral hocamla başlayan kimlik arayışım, lise yıllarında iyice derinleşti. Ali Meral hocamın İstiklal Marşı’nı satır satır anlattığı o dersler, Mehmet Akif’in ruhunu içime işledi. Edebiyatta, tarihte, mimaride, tarımda ve doğayla ilişkimizde, “biz”i aramaya başladım. Sadece geçmişi değil, geleceği de anlamak için…

Bugüne........

© Türkgün