Muhalefet ne zaman tarlaya iner?
Elimdeki kalem bugüne kadar siyasetle değil, toprakla buluştu. Fakat geldiğimiz noktada, tarladan yükselen ses siyasetin kapısına kadar dayanmışken görmezden gelmek meslek ahlakıma sığmaz. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi’nin uzun süredir içinde bulunduğu hâl, “muhalefet”in neden bir itiraz refleksinden ileri gidemediğini ve bu yetersizliğin tarım gibi hayati bir alanda nasıl somut bedellere dönüştüğünü tartışmayı zorunlu kılıyor.
Çünkü çiftçi hâlâ mazotla, gübreyle, suyla sınanırken; muhalefet cephesinde tutarlı bir tarım vizyonu yerine dönemsel sloganlar ve salon dili hâkim. Kâğıt üzerinde kalan kooperatifçilik vaatleri, su yönetimi ve kuraklıkla mücadelede bütüncül bir yol haritasının olmaması, girdi maliyetlerini dengeleyecek akıllı destek mekanizmalarının netleşmemesi… Bunların her biri, sahada karşılığı olmayan bir siyasetin alametleri. CHP’nin kendi iç tartışmalarına gömüldüğü, kurumsal hafızasını sahaya tercüme edemediği her gün; üreticinin soruları yanıtsız, kırsalın enerjisi ise rehbersiz kalıyor.
Bir muhalefet partisi, iktidarın eksik bıraktığını tamamlayacak politik mimariyi kuramadığında bedelini yalnızca sandıkta değil; sulama kanallarında, ürün deseni kararlarında, pazarda fiyat etiketlerinde öderiz. Tam da bu yüzden bugün; CHP’nin mevcut fotoğrafını, muhalefetin neden çözüm tasarlayamadığını ve bunun tarımdaki gerçek etkilerini konuşmak zorundayız. Çünkü siyaset, tarlanın tozuna değmediği sürece kelimeden ibarettir; oysa bu ülkenin ihtiyacı, laf değil yol haritasıdır.
Bilenler bilir; “ülkemiz tarımı nasıl kurtarılır?” sorusu, gazete köşelerinin, televizyon ekranlarının, seminerlerin ve köy kahvehanelerinin değişmez başlığıdır. Şimdilerin yeni tartışması ise şu:........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein