Karakoldan 'pembekol'a uzanan yol
Söz konusu deyim “Katil, terörist, yaralama suçu, trafik kazası, grev, gösteri ve de bilmem ne eylemleri” için kullanılır. Kısaca “TCK” denilen “Türk Ceza Kanunu”nun Cumhuriyetin ilanı ile İtalya’dan alındığına dair kaynaklar olmasına rağmen bu kanuna farklı dönemlerdeki gelişmeler üzerine “Yeni maddeler” eklenmiş; “Evrensel hukuk kurallarına uyma” adı altındaki durumlar ve “Olağanüstü haller”deki uygulamalar da itina ile yerleştirilmiştir. Yasanın polis ya da jandarmaya verdiği yetki zaman içerisinde öylesine farklı hallerde kullanılmıştır ki anlatmaya, yazmaya romanlar yetmez. Yasaların olağanüstü dönemlerde yapıldığı süreç çoğunlukla darbeler dönemidir. Aralarında hukukçuların bulunduğu kişiler; aynı anda bu yasaların nasıl delineceğini, ne şekilde ortadan kaldırılacağına dair boşlukları da “Demokrasi ve insan hakları adına yerleştirirler…” Bunları “Kamu yararına” ya da “Devletin yararına” dair çeşitli sebeplerin ardına sığınırak yaparlar.
“Sıkıyönetim koşulları” adı altındaki uygulamalara maruz kaldık. Ardından “Olağanüstü durumlar” ile evrensel hukuk ve insan haklarının hiçe sayıldığı yasa ve yönergeler girdi hayatımıza.
10 Eylül 1977'de oğluma adını verdiğim Erdem Arabacı’nın katledildiği olayda, “Tanık” sıfatıyla gözaltına alındığım gecenin sabahında Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün 7'nci katının uzun koridorlarını paspas yapma görevini veren polislere itiraz ettiğim için........
© Toplumsal
