menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gör, duy, konuş… Var ol!

12 32
12.08.2025

*
​Artık dili, dini, ırkı ne olursa olsun; asırlardır aynı toprak, aynı bayrak altında omuz omuza yürüyen o insanlar yok.

Her daim acısını sevincini paylaşan ama bugün birbirine yabancılaşan komşular da...

Bugün, farklılaştırılmış, kutuplaştırılmış hatta cendereye sıkıştırılmış iki zıt kutup gibiler:
, - gibi, siyah ya da beyazız.
Sen hangisisin?

İyi kötü, güzel çirkin, zengin fakir her daim var olabilir, belki "senden olsa da benden olsa da" dediğimiz zamanlar da olabilir, ama o iyiyi, o güzeli, o zengini neden hep bir tarafta görüyoruz?..

Acaba dilimiz mi değişti?
Bırakın karşınızdakini dinlemeyi ya da anlamayı, artık anlaşmayı ve uzlaşmayı da "istemezük!" frekansındayız.

​Hani bir zamanlar bizi bir arada tutan o dostluk, dayanışma ve adalet gibi ortak değerlerle dünyaya meydan okuyanlar, şimdi neredeler, ya onlar biz değil ya da bizler onlar değiliz...

Sahi, ne oldu bize?
Gökten taş mı düştü başımıza ve öyle mi hissediyoruz günümüzü de geleceğimizi de:Hep umarsız, hep çaresiz.
Ne diyorsunuz?

​Bakın,
Üstün Dökmen’in aktardığı çarpıcı bir paradoks var (1) ve sıkışıp kalmış halimiz için önemli bir anahtar olabilir diye düşünüyorum.

Oscar Wilde, “Anladığımız insana düşmanlık besleyemeyiz” derken, Sulhi Dölek’in Kirpi Reşat’ı ise “Düşmanlarımızı asla anlayamayız” diyor...

Belki her ikisinin de doğruluk payı vardır ama bazı insanlarla ortak bir frekans, bir dil yakalamak gerçekten mümkün değil;
Ne birbirinizi anlayabiliyor ne de uzlaşabiliyorsunuz, hani derler ya, "Nato kafa nato mermer!" diye...

Bunun tarihte örnekleri çok;
Zulüm ve mutlak iktidar sahibi olanlar, kerametleri........

© Toplumsal