menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

"Yenişehirlizade M. Halid Bey"

15 0
02.09.2025

Yaklaşık 300 bin yıl önce ortaya çıkmaya başlayan modern insan/ homo sapiens olarak kodlanmasına karşın; insanlık tarihi içinde yaşadıkları ülkenin bireyi olarak toplumdaki yerleri çoğu zaman meçhule karıştırılmıştır. Bunun nedenlerinden biri de yaşadıkları dönemin bireysel öne çıkışlarında “yalnız” kalma görevinin ileri yıllarda genel geçer psiko-sosyal bir emirname olarak içselleştirilmesidir. Bu insanlar nesnel gerçeklik içinde yaşadıkları zaman ve mekân toplumsallığında belli bir sınıfın üyeleriydiler. İçinde oldukları sınıfın, müesses nizam içindeki gücüne göre ya “kahraman” oldular; ya da değişkenlik sürecinde gizli veya açık “persona non grata” listesine girdiler. Güçlerinin kapasitesine göre “resmi tarih” yazıcıları bu görevi yerine getirdiler… “Yenişehirlizade M.Halid” beyin nerede konumlanması gerektiğine bilinçli okuyucunun kendi yorumu karar verecektir. Bu kısa bilgiyi değerli dostum emekli hâkim, avukat ve araştırmacı yazar Suat Parlar’ın ısrarı üzerine yazıladım…

Yenişehirlizade M.Halid (em.dnz. Mirliva), 1885 yılında İzmir’de doğdu. Babası, 1865 Girit doğumlu; Harbiye mezunu süvari mirlivası olarak emekli olmuş olan Ahmet Fethi II. Paşa’ydı. Sakal bırakmayan ilk subaylardandı… Yeni “paşa” olduğunda Suriye’de görev yaparken bölgenin rüşvetçi ve sapık paşalarını genelkurmaya şikâyet ettiği için paşalar tarafından zehirlenmişti. Atının üzerinde uyumadan aşiretinin yaşadığı Niğde-Güllüce karyesine ulaşmış, iyileştikten sonra Elen-Teselya’da XIV.yy. sonunda ataları tarafından kurulan Yenişehir(Larissa)’de yaşamıştı. Eşi Giritli Rasime hanımdı. 1937’de İstanbul’da vefat etti. Aşiretin Otoman İmparatorluğu “kapıkulu sipahi”si kayıtlarındaki adı “Gümüşgerdanoğulları”dır. (Kabilenin adı ise Moğolca “Trug” olduğu iddia edilir)… “Soyadı Kanunu” ile “Özkul” olmuşlardı. Ataları Timurlenk’in Anadolu’ya 1402’de getirdiği Moğollardı. (Prof.Y.Halaçoğlu’nun iddiasına göre Anadolu’da 100 bin Moğol yaşıyormuş! 1403’de 30 bin Moğol/Tatar geride bırakıldığına göre 600 yıl sonrası Prof. hesabı tutmuyor…) Bunlar 1241-43’te Anadolu’ya gelen Cengiz Han’ın istilacılarının akrabalarıdır. Bu Moğollar, Kara Tatarlar’ın saf değiştirmesinden sonra saf değiştiren Türkmenler, Karakoyunlular, Tatarlar ile beraber saf değiştirmişlerdi… Savaş sonrası yeni gelenler kalırken, eskiler Timurlenk’le beraber dönmüşlerdir. Aşiret atları ile ünlü Kapadokya’ya yerleşmişti… Ege’de Karacabey’i tercih etmeleri ise ünlü Troy atlarının efsanesi olsa gerektir…

Fakat babaerkil aşiretin en üst hiyerarşisinin kent kültürlenmesine sahip aristokratları 1403’de Bizans’a ait olan İzmir’i elegeçirerek Bayraklı’ya yerleşmişlerdir. O zaman Kapadokya’da yaşayan Ermeniler ile yoğun bir birliktelik sonucu Ermeni kadınlar aileleri olmayan Moğollarla evlendirilmişler.

Bu düzen 300 yıl kadar sürmüş. Karlofça ile beraber Anadolu’nun demografisi de değişecektir. Sivil Ahmet Fethi adlı kişinin Tanzimat Fermanı’na dayanan reform hareketleri başında İzmir’in Sultan fermanı ile ilk belediye başkanına sahip olması da araştırmaya değerdir. Sonra sürekli seçimle gelenler belediye başkanı olmuştur. Aşiretin bazı kabileleri Kapıkulu sipahileri olarak Ege bölgesinde, Karadeniz ve Çukurova bölgelerine yerleştirilmişlerdir…

Yenişehirlizade M.Halid, Deniz Harp Okulundan mezun olarak donanmaya katılmıştır. “M” mahlası da askeri okulun getirdiği kültürün sonucu olabilir. Kısa bir zaman sonra Abdülhamid II. istibdadı dönemi içinde Midilli adasına sürgüne gönderilmiş. “1908 Hürriyet İlanı” ile deniz subayı olarak Teşkilat-ı Mahsusa’ya tayin edilmiştir. İlk görev alanı Karadağ-Güney Makedonya-Batı Trakya bölgesinde “kaptan” olarak görevlendirilmiştir. Bu bölgede federatif birlik için çalışan Bulgar sosyalistleri, İştirakiyum’a bağlı Otoman sosyalistleri ile beraber İngilizler tarafından yönlendirilen Bulgar radikal milliyetçilerine karşı silahlı direnişi örgütleyen askerlerden biridir. Resmi tarihte adının geçmemesi, aşiretin gücünün İttihatçı şebekeye bağlanmamış olmasındandır…

Mayıs-Haziran 1910’da Otoman Ordusu İtalyanların kışkırttığı Arnavutluk İsyanını bastırdı. Fakat 1911-1912 arasında İtalyan krallığı Otoman sınırları içindeki Trablusgarp’a saldırarak bölgeyi işgal etti. Ekim 1912’de Elen, Sırbistan, Bulgaristan ve Karadağ’ın Otoman’a savaş açması ile I.Balkan Savaşı patlak verdi. 30 Mayıs 1913’te Otoman yenilerek Balkanlardaki topraklarını kaybetti. Edirne de Mart 1913’te yitirildi; ama 21 Temmuzda tekrar kurtarıldı. Makedonya’da bulunan “kaptan” M.Halid, eşi ve küçük oğlu ile İzmir’e giden son gemiye zor yetişerek Bulgar çetecilerin elinden kurtulacaklardı.

M.Halid; yeşil gözlü sarışın, yemenisi ile Karadağlı Refika hanımı at üstünde belinde revolver tabanca, omzunda çifte, göğsünde fişeklikler, süvari pantolonu ve çizmeleri ile görünce peşini bir daha bırakmamıştı. “Resmi Tarih”te Refika hanım Selanikli Mevlevi “Topal Şeyh”in torunuydu. Ama 1492 Endülüs muhacirliğine giden özgün görenek ve geleneğe göre yabancıya kız vermek asla mümkün değildi. Hele Moğol kökenli birine asla. Ama M.Halid, tam bir Otoman entelektüeliydi; Kapıkulu olarak Mevlanakapı Dergâhına bağlıydı. Aşiret olarak Hassan Sabbah’ın daisi olan Hace Bektaş-i Veli dergâhına bağlıydı. Bunun sonucunda Refika hanımı ikna etmiş Selanik’te -3 gün 3 gece kaldıkları hamamda yakalanınca- evlenmişlerdi. M.Halid, askerliği yanında iyi bir gurme, usta bir ut virtüözü (Hafız Burhan’a eşlik ettiği taş plağı vardı. “Mahmud” adını kullanmıştı… Gece yarısı küfeliklerinin ünlü “Sakın geç kalma erken gel” bestesinin güftecisi), iyi bir ressam, usta bir tahta işçiliği olan bir şilep kaptanıydı. Kılıç baston, bıçak ve rövolveri kadar “Otoman tokadı” ile de meşhurdu. Yaşam ilginçtir ki o kadın İzmir-Bayraklı’daki bağın ve köşkün Tahsin Piyale’ye satılmasına neden olacak; Tutturduğu İstanbul saplantısı da yaşamı M.Halid’e zehir edecekti. Aynı zamanda Otoman’ın son zamanlarının ve cumhuriyetin ilk günlerinin Türk-İslam armatörü olarak İstanbul bataklığında kadın ve kumar yaşantısında sonunu hazırlayacaktı…

Balkan Savaşı karanlığında; deniz yüzbaşı M.Halid İzmir’de bir dergi çıkarmaya karar vermiş, dergi bürosunu Konak-Gümrük’te açmış. Derginin adını Selanik İştirakiyumcularından ilhamla “Proleter” koymuş. Aynı grupların el kitabı olan........

© Toplumsal