Aynı acıya verilen farklı tepkilerin röntgeni
Kalemim cebimde, fotoğraf makinam yanımda, ses kayıt cihazım cebimde, tozlanmış spor ayakkabılarımda günün izleri. Boynumda bir kart: "Basın."
Tünel Meydanı’na yaklaşırken hemen gözlemlerim başlıyor. Tünel'in çıkışı kapatılmış, sokaklara bariyerler yerleştirilmiş, polis adeta her yeri çevrelemiş.
Henüz saat 18:45, ancak CHP’nin organize ettiği "Filistin’le Dayanışma Yürüyüşü" başlamadan, bir bitiş havası var.
İlk gözlemim şu:
Kalabalık ürkek değil, ama tetikte. Ellerinde Filistin bayrakları, kefiyeler, bazıları çocuk arabalarıyla gelmiş, bazıları ise bastonlarına yaslanmış. En önde gençler var. Bir grup liseli dikkatimi çekiyor. “Sadece yürümeye geldik,” diyorlar. “Sadece adalet demeye.”
Yanlarına yaklaşıyorum. Elif, 17 yaşında, gözlerinde korku yok ama bir hayal kırıklığı var. "Gazze'de çocuklar ölüyor. Biz burada birkaç adım atınca suçlu oluyoruz. Bu normal mi?" diyor.
Yürüyüş güzergâhı polis tarafından engellenmiş durumda. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, polis amirleriyle tartışıyor. Tartışma uzadıkça, Çelik'in sesi yükseliyor:
“Bu anayasal bir haktır. Neden Galata’da yürüyenler sorun yaşamadı da biz burada suçlu muamelesi görüyoruz?”
Bir cevap yok. Sadece soğuk bir........
© Toplumsal
