Bahçesaray, Feqiyê Teyran’ın cenneti…
Yıllar önce, ilçe merkezine girişin bile izne tabi olduğu günlerde, Van üzerinden gittiğimiz yol boyunca durdurulduğumuz bilmem kaçıncı aramadan sonra vardığımız son askeri noktada yapılan detaylı sorgudan sonra ne amaçla ilçeye geldiğimizin, kime misafir olduğumuzun, hangi adreste ve kaç gün kalacağımızın bilgisi alındıktan, karton kaplı gazete boyutunda kocaman bir deftere tek tek kaydedildikten, yanına da imzamız attırıldıktan sonra yüksek dağlarla çevrelenmiş derin bir vadinin tabanında, doğa harikası Müküs suyunun iki tarafına kurulmuş Bahçesaray’ı, adeta bir sanat eseri olan tarihi Kırmızı köprüyü, ardından da Feqiyê Teyran’ın Verezoz köyündeki toprak mezarını ziyaret edebilmiştim. Bana eşlik eden arkadaşımın akrabası, Bahçesaray Belediyesi’nde çalışan güzel bir dostun evinde üç gün kalmıştım. İlk defa bu evde, Türkçe bilmeyen, okuma yazması olmayan Kürt bir büyükannenin torunuyla satranç oynadığına tanık olmuş, yediden yetmişe hemen her Bahçesaraylının santracı bildiğini, özellikle de uzun kış geceler boyunca evlerinde oynadıklarını öğrenmiştim. Yaklaşık yirmi yıl sonra yine Bahçesaray’ı ziyaret ettim, Feqiyê Teyran’a yine misafir oldum, tarihi Kırmızı köprüyü yine yürüyerek geçtim...
Bölgedeki birçok il, ilçe gibi Bahçesaray’ın da aradan geçen yirmi yıl içinde bir hayli büyüdüğünü gördüm, özellikle de muhteşem vadinin tabanına birer paslı çivi misali doğanın kalbine çakılmış gibi duran apartmanlar, illaki resmi daireler, lojmanlar beni hayal........
© Tigris Haber
