FEDAKÂRLIK VE ANLAMSIZ YARGILAR: Köksüzlüğün Savunma Mekanizması
Yahya ÖGER
Hayatta bir hedefe, ideale veya davaya tutunamamış insanların, büyük mücadeleler verenleri hatta canını feda edenleri kötülemesi, tarihin en trajik çelişkilerindendir. Bu, sıradanlığın sınırlarına sıkışmış bir zihnin, kendi eksikliğini örtbas etmek için başvurduğu bir savunma refleksidir. “Baltaya sap olamamak” deyimi tam da bu “köksüzlük” halini anlatır: Kendi varlığını bir değere dönüştüremeyenler, başkalarının fedakârlıklarını küçümseyerek içlerindeki boşluğu doldurmaya çalışır.
Psikolojik olarak, insanın yetersizliğini kabullenmesi zordur. Özellikle bu yetersizlik, iradesizlikten kaynaklanıyorsa… İşte tam da bu noktada, eleştiri bir üstünlük aracına dönüşür. Bir davaya inanıp bedel ödeyenlerin eylemlerini “aptalca” veya “anlamsız” diye nitelendirmek, aslında eleştirenin kendi konfor alanını meşrulaştırma çabasıdır. “Ben risk almadım, ama bu cesaret değil, gereksizdi,” demek, korkaklığı erdemmiş gibi sunmanın bir yoludur.
Tarih, fedakârlıkla alay edenlerle onu........
© Tigris Haber
