Küçük makamların büyük kibirlileri
Toplumun en çarpıcı sahnelerinden biri, yıllardır gözlerimizin önünde oynanıyor: Küçük makamların üzerine kurulmuş, fakat dev egolarla şişirilmiş ruhların trajedisi…
Koltuk, bir insana emanet edildiğinde aslında sadece geçici bir nesnedir. Ama o koltuğa oturan nice kişi, sandalyeyi bir kader, bir güç, bir kutsal hak gibi görür. Sanki kendisi koltuğa oturmamış da, koltuk gelip onun üzerine kurulmuş gibidir.
Oysa gerçek yalın ve açıktır: Koltuk geçicidir, emanettir. Kişinin özü ne ise, koltuk da onu yansıtır. Gücü kişiliğinden değil, makamından alanların ihtişamı bir gölge gibi kaybolmaya mahkûmdur.
Hz. Ali’nin sözü hâlâ kulaklarda yankılanır:
“Kişiliğini makamdan alan, makamı kaybettiğinde kişiliksiz kalır.”
Bir an düşünün… Makamın arkasına sığınan birinin, koltuk elinden alındığında geriye ne kalır? Boş bir siluet, silik bir hatıradan başka ne olabilir?
Daha düne kadar kahvede çayını yudumlayan, sırada bekleyen sıradan bir insan… Bugün küçük bir makamın dar sınırlarına yerleştiğinde, bakın tavırlarına: Sanki devletlerin rotasını o çiziyor,........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein