Travma adaletle iyileşir
“Suskunluğun öbür yüzündeki çığlığın tabiatı nedir? Bazı hatıraların dile getirilemez, unutulmuş olmasının anlamı nedir, önemli midir? Bu bihaber kalma rahatlığının gizli bir bedeli var mıdır?..”
Travmayı tıp bilimine bıraktığı (bırakabileceği) etkiler üzerinden bir bozukluk olarak kabul ettiren Judith Lewis Herman, Travma ve İyileşme adlı önemli eserini bu cümlelerle açıyor. Akut travma ve kronik travma mağdurlarının taşıdığı izlerin yaşam boyu nelere mal olduğunu bir bir anlatıyor. Ve diyor ki, vahşet gömülmeyi reddeder. Çünkü vahşet bir hortlaktır. Bizzat yaşayan, tanık olan ve risk taşıyan herkes için. Dile gelemeyen dilsiz olan acı bedende somutlaşır. Somatisazyon, bedenselliştirme ile travma adeta acı dolu bir organa dönüşüp eklenir bedenimize. Acısına dayanamadı o da gidiverdi ardından… Gidivermek, aniden gidivermek. Ne kadar yumuşak geliyor kulağa. Melek olmak, uçuvermek, sonsuzluğa yürümek… Dilin doğası bizi iyileştirecek kadar şefkatli olsa da hayat geride kalan için nasıl devam eder?
“Vahşet gömülmeyi reddeder”
Evet, biz tanık olanlar da yanıyoruz. Ama asıl yanan ve bir ömür yanacak........
© Tele1
![](https://cgsyufnvda.cloudimg.io/https://qoshe.com/img/icon/go.png)
![](https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/3/3c/Download_on_the_App_Store_Badge.svg/203px-Download_on_the_App_Store_Badge.svg.png)
![Get it on Google Play](https://cgsyufnvda.cloudimg.io/https://qoshe.com/img/icon/google.play.220.png)