Bu, kötülükte kaçıncı EVRE?
Hangisi daha kötü; seç!
Hangisi daha kötüdür?
Sorulara devam edelim mi? Edelim, edelim.
Hangisi daha kötüdür?
Hangisi daha kötüdür?
***
Bu okuduğunuz yazının başlığını ağustos ayının ortalarında henüz Evre Başak Clarke ölmeden önce atmıştım. Bir hafta sonra yazıya “Evre öldü; hadi gözünüz aydın” diyerek sitemle başlamıştım.
Kanser veya kanser hastası biri hakkında yazmak, konuşmak ve duymak istemedim/istemiyorum. Hâlâ tedavisi devam eden, kendi süreçlerini hiçbir şey öğrenmek istemeyip doktorlarına güvenerek geçiren biri olarak bu konuda dilim de kalemim de tutuluyor. Kanser, tümör, metastaz, kemo, vs. vs. vs… Bunlar duymak istemediğim kelimeler…
Evre Başak Clarke henüz hayattayken ve sosyal medyada adalet(!) tokmakları ortalığı kan gölüne çevirirken yazmak istedim. “Durun” diye haykırmak, “Susun” diye bağırmak istedim. Ama sustum; beni de Evre gibi kırmasınlar diye…
Evre’nin ölümünün ardından birkaç Tweet yazdım. Bana o kadının kanser olmadığını ve hatta öyle bir kadının hiç var olmadığını söyleyenler bile oldu.
Aman ya Rabbi! Aman! Böylesine bir kötülüğü, böylesine bir kötülüğüyle böbürlenmeyi Şeytan dahi yapmazdı. Dondum. Etimle, kemiğimle utandım.
***
“Düşen her kadının arkasında bir erkek vardır.” Evet, bu cümleyi ben kurmuştum yıllar önce. Öylesine çok kadın cinayeti işleniyor, öylesine çok şüpheli kadın ölümü var ki… Ve öylesine çok düşen(!) kadın haberleri… Şüphe duymak olağan ve hatta gerekli de.
AMA! Koca bir AMA… Şarkıcı Güllü, pencereden düşüp yaşamını yitirdi. Şüpheyle bakalım mı? Elbette ama -o koca AMA tam da buraya gerekiyor- işi evlatlarını anne katilliğiyle suçlamaya vardırmak, o gün orada........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein