Görev ve makam
Görev ve makam
İngilizce “office” kelimesine Google tercümeden baktım. Ofis, büro gibi karşılıklar vardı. Tercümedeki ilk Türkçe kelime “görev”. Ben asıl bu anlamla ilgileniyordum. Derken büyük puntolarla yazılmış ikinci bir mana çıktı karşıma: Makam!
Evraka! Galiba Türkiye siyasetindeki açmazın anahtarını buldum: Yakın sanılan bu iki kavramın zıtlığı. Tayin edilen veya seçilen kişi geldiği yeri nasıl nitelendiriyor? Bir göreve mi gelmiş yoksa bir makama mı? Her ikisi de diyeceksiniz, doğru fakat acaba zihninde, algısında hangi kavram önde? Görev mi makam mı?
GÖREV: İşi görev diye anlayan ilk gece uykuya dalmadan şöyle düşünecektir: Acaba durum nedir? Neler yapılmış. Güçlendirmek için ne yapmalıyım? Benden önceki arkadaşa da ilk fırsatta danışmalı. Kaç yıllık tecrübe. Mutlaka sağlam fikirleri vardır. Bu işi en iyi bilenlerden bir ekip kurmalı. Sonra birlikte bir hareket planı yapmalı. Yabancı ülkelerde nasıl yapıyorlar acaba? En başarılılar hangileri? Zorluklar, engeller neler? Bağlı kurumları da tek tek dolaşmak lazım. Bakalım onlar ne diyecek. Hedefler koymalı. Hedeflere ne kadar yaklaştığımızın ölçülerini belirlemeli. Zaman sınırları koymalı. Bütün çalışanlara bunları anlatmak lazım. Saat da iki oldu. Yarın çok iş var. Hay Allah!
Laciler ve ekranlar
MAKAM: Makama geldiğini düşünenin uyumadan önceki düşünceleri çok farklıdır: Beyefendi nihayet benim değerimi anladı. Gerçi burayı çoktan hak etmiştim ama şerefsizler engelliyordu. Neyse oldu ardık. Bu rütbe herkese nasip olmaz. Sadakatimin mükafatını nihayet görüyorum. Aman........
© tarihistan.org
