Kulağımıza sessizce fısıldanan gerçek
Kulağımıza sessizce fısıldanan gerçek
Naci Yengin
Uzun zamandır yapmayı düşündüğüm ancak bir türlü gerçekleştirme imkanı bulamadığım düşüncelerimi bu süreçten itibaren hal yoluna koyabileceğimi umuyorum
Böyle anlarda Paulo Coelho'nun ‘Simyacı’ romanında anlattığı gibi yaşamak geçiyor içimden.
Dünyayı elinin tersiyle itip sadece gönlüne yaslanmak ve o uçsuz bucaksız deryalara dalmak geçiyor...
Elime aldığım, aklımdan geçen her şeyin bir anda anlamsız görünmesinden midir nedendir tam olarak anlayamadığım bir ruh hali içindeyim.
Son zamanlarda içinden çıkamadım ve beni biraz daha kendine çeken yoksunluk, gariplik ve yakınlarımızın birer birer göçünü tamamlayarak yeni bir âleme gidiyor olmasından mıdır tam olarak bilemiyorum ancak bildiğim bir şey var ki Celil'in annesinin vefat haberini almış olmam beni biraz daha etkilemiş olmalı.
Bütün üzücü haberlerin hep birlikte üzerime doğru gelmesinden midir yoksa baş ağrısıyla uyanmanın kör sabahlarda beni kendine alması ve hatta kendimden geçmeme sebep olmasından mıdır bilinmez ancak bildiğim bir şey var ki son zamanlarda çok da iyi bir ruh hali içinde değilim.
Sabahın kör karanlığında daha horozlar bile uyanmamışken baharın ilk günlerinde ancak kıştan kalan son ayazının altında 11 Nisanda titreme nöbetlerimi neye yormalıyım?
Ayazın sesi açık kalan penceremden içeriye girmek için perdelerle savaşıp ince ve sessizce içeriye süzülürken derin uykusundan uyanmış birisi ne yapabilirse ben de onu yapıyorum. Ancak öyle düşündüğüm gibi olmuyor. Kalkıp kendimi ayaza veriyorum. Baş ağrım, migrenim soğuk rüzgarın tokadını yesin ki bir nebze hafiflesin ve bedenimden çekip gitsin istiyorum. Beni bana bıraksın, yalnızlığımla baş başa kalayım, başımı alıp gideyim, ağrısız, sancısı ve migrensiz...
Migren mi, ayazda kalmış düşlerimin beni benden........
© tarihistan.org
